www.wsws.org/tr/2005/okt2005/libr-o26.shtml
Bu yılın Temmuz ayında Amerikan Kütüphaneler Birliği idare konseyi Amerikan askerlerinin Iraktan çekilmesi çağrısı yapan bir karar önergesini kabul etti. Amerika Birleşik Devletlerinde kültür işçileri ve akademi üyeleri arasında savaşa karşı geniş bir muhalefet olmasına karşın, AKB Irak savaşına karşı açıkça karşı çıkan ilk profesyonel örgüt oldu.
AKB geçmişte yazarların ve okurların düşünce özgürlüğünü savundu. Birlik, 1988 yılında FBIın Kütüphanelerden Bilgi Alma programına karşı çıktı. Bu program kütüphanecileri ulusal güvenliğe tehdit oluşturduğuna kanaat getirdiği materyalleri ödünç alanların listesini kendisine vermeye zorluyordu. AKB kısa süre önce Yurtseverlik Yasasının serbest bilgi alışverişini suç haline getiren 215. bölümüne karşı çıktı.
Alfred Kagan AKBnin Sosyal Sorumluluk Yuvarlak Masasının bir üyesi ve AKB idare konseyinin temsilcisi. Kagan, Amerika Birleşik Devletlerinde Afrika üzerine en geniş materyal koleksiyonlarında biri olan, Urbana-Champaigndeki Illinois Üniversitesi kütüphanesi Afrika Çalışmaları Merkezindeki Afrika Kütüphanesinin bir bibliyografı. Kagan, kısa bir süre önce Dünya Sosyalist Web Sitesine AKBnin savaş karşıtı karar önergesi ile ilgili olarak konuştu.
DSWS: Bize karar önergesinin tarihçesinden söz edebilir misiniz?
Kagan: Bu ikinci denememizdi. Karar önergesi bizim, 1960lardan bu yana aktif olan yuvarlak masamız tarafından önerildi. Yuvarlak masa AKBye ilerici bir yöneliş vermeye çalışıyor ve bu bağlamda Irak savaşından daha önemli bir konu olamazdı. Karar önergesini geçen yıl sunmaya çalışmıştık ancak, epeyce destek de olmasına karşın, çok fazla yol alamamıştık. Bu yıl bizi şaşırtan bir farkla kazandık.
DSWS: Sizce neden böyle oldu?
Kagan: Bunun bir nedeni kütüphanelerin savaş nedeniyle yapılan bütçe kesintilerinden etkilendiğinin ortaya çıkmış olması. Ülkenin dört bir yanındaki pek çok kütüphane kapanma, çalışma saatlerinin sınırlandırılması ve elemanlarının azaltılması tehlikesiyle karşı karşıya. Kaliforniya, Solinasda bütün bir kütüphane sistemini kapatma girişimi vardı. Bu kütüphaneleri kapatamadılar çünkü biz bu konuda çok gürültü kopardık. Devlet üniversitelerindeki kütüphaneler de bu durumun farkına varıyorlar.
Diğer bir neden ise insanların gerçekten uyanmış olması.New York Timesın baş sayfasında Bushun popülaritesinin bugüne kadar ki en düşük düzeye gerilediğini belirten bir haber dikkatimi çekti. Orduda huzursuzluk var. Çok sayıda asker ailesi yakınlarının yaralandığına ya da öldürüldüğüne tanık oldu. Bu bütün toplumu etkiliyor. Bir şeylerin olması lazım. AKB kamuoyunu izliyor. Amerikalıların çoğu bu durumu istemiyor.
DSWS: Bu savaşın ne için yapıldığını düşünüyorsunuz?
Kagan: Bu savaşın arkasında doğal kaynakları için Ortadoğuyu ele geçirmeye yönelik neo-muhafazakar düşünce yatıyor.
DSWS: Iraktaki kütüphanelerin durumuyla ilgili ne biliyorsunuz?
Kagan: Çok büyük tahribat yaşandı ve bu durum ordunun umurunda bile değil. Kitapların toplanıp yakıldığına dair kanıtlar var. Bu AKBde oldukça büyük bir tartışmaların yapılmasına neden oldu. Tarihi eşyalar ve kültürel kaynaklarla ilgili bir karar önergesi geçirdik.
Burada bütün dünya için önemli bir düşünsel tarih barındıran antik bir medeniyet söz konusu. Irak oldukça gelişmiş, orta gelir düzeyinde bir ülkeydi. Bu Amerikan emperyalizmi için hiç de iyi bir şey değil. Irakı bir başka neo-sömürge haline getirmek istiyorlar. Bu ülkenin kültürünü, Amerikan kültürüne uygun olacak biçimde değiştirmek istiyorlar.
DSWS: Bize AKBnin sivil özgürlükleri savunma alanında yaptıklarının tarihçesinden söz eder misiniz?
Kagan: Okuma özgürlüğü bütün kütüphaneciler açısında önemli bir konu. Bu AKBnin bütün birimlerini kapsayan bir kaygı. AKBnin en güçlü olduğu konular düşünce özgürlüğü ile ilgili olan konular. 1980lerde FBI insanların ne okuduğuna bakmak için kütüphanelerin etrafında dolanmaya başladığında bir şeyler yapmamız gerektiğini hissettik.
DSWS: AKB, Yurtseverlik Yasasının 215. maddesine karşı çıktı. Yurtseverlik Yasasını nasıl görüyorsunuz?
Kagan: Çoğumuz bunu savaş politikasının bir veçhesi olarak, halkı korkuyla denetim altında tutmanın bir başka yolu olarak görüyoruz. Şöyle söyleyelim, insanlar daha fazla düşündükçe, daha az bir koyun sürüsü gibi davranacaklardır. Kitle iletişim araçları hükümete açık çek veren birkaç büyük şirketin elinde.
AKBde bütün Yurtseverlik Yasasına karşı bir karar önergesi çıkarma yönünde bir duyarlılık vardı, ancak daha sonra önergenin şu anda geçmiş olan kısımlarını geçirebilmek için bu düşünceden vazgeçmek zorunda kaldık. Pek çok kütüphaneci yasanın kütüphaneler üzerinde doğrudan yaratacağı etkilerle ilgilenmek istiyor. Ben şunu iddia ediyorum; hem kalan özgürlüklerinizin tamamını yitirip, hem de aynı zamanda insanların ne istiyorlarsa onu okumalarını sağlayamazsınız. Faşist bir devlette özgür kütüphaneler yoktur.
DSWS: New Orleanstaki durum hakkında ne düşünüyorsunuz? Oradaki kütüphaneler ne durumda?
Kagan: Pekala, ilk olarak, bu hükümetin bütünüyle teşhir olduğunu düşünüyorum. New Orleans için hiçbir şey yapmaya muktedir değiller. Kütüphanelerin durumuna gelince, bu konuda ön hazırlık aşamasındayız. Şu ana kadar gelen haberler karışık. Tulanedeki kütüphanenin durumu iyi. Gelen diğer haberlere göre halk kütüphanesi binaları bütünüyle sular altında kalmış durumda. Louisiana Kütüphane Birliği binalarını ve koleksiyonlarını yeniden inşa etmek için para topluyor.
DSWS: Ekonomik koşulların kötüye gittiği zamanlarda kütüphanelere ne olur?
Kagan: Sıkıntı çekerler. Fakat ilginç olan şu ki, şu anda olduğu gibi, ekonomik sıkıntı çekilen zamanlarda kütüphaneler aslında daha fazla kullanılıyor. Pek çok insan internete başka türlü bağlanamıyor. Kamu harcamaları alanında kütüphaneler paranın en iyi şekilde kullanıldığı alanlardan biri. Kütüphaneler kamu yararına olan kurumlar; kütüphaneler ülkedeki az sayıdaki sosyalist inisiyatiften biri.
Ne yazık ki hükümetler durumu bu şekilde görmüyorlar.
DSWS: Siz Illinoiste, Urbana-Champaign bölgesinde oturuyorsunuz. Geçtiğimiz Kasım ayında Tom Mackamanın yürüttüğü Sosyalist Eşitlik Partisi kampanyasından haberdar oldunuz mu?
Kagan: Evet, oldum. Tom Mackaman burada çok olumlu bir etki yarattı. Ben ona oy verdim. Bizim fakülte birliğinde hangi adaya oy vermemiz gerektiği konusunda bir tartışma yaptık. Fakülteden birçok kişi ona destek verdi.