DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Avustralya
Yazıcıya hazırla
Avustralya: SEPnin kampanyası Victoria eyalet seçiminde destek buldu
James Cogan
5 Ocak 2007
İngilizceden çeviri (28 Kasım 2006)
Sosyalist Eşitlik Partisinin (SEP) Broadmeadowstan Melbourne adayı olan Will Marshall geçtiğimiz Cumartesi günü [25 Kasım 2006 -ç.n.] yapılan Victoria eyalet seçiminde 425 oy -toplam oyların yüzde 1,53ünü- aldı. Küçük miktarda olmasına karşın alınan bu oy, medyanın ambargosuna, anti-demokratik seçim yasalarına ve kampanya süresinin üç hafta ile sınırlandırılmış olmasına karşılık SEPin kampanyasının işçiler ve gençler arasında önemli bir etki yarattığını gösteriyor.
SEP seçim süresince Irak ve Afganistandan bütün yabancı askerlerin derhal ve koşulsuz olarak geri çekilmesi talebini yükseltti ve Avustralyanın Doğu Timor, Solomon Adaları ve diğer Pasifik devletlerinde yaptığı askeri müdahalelerin ardındaki yeni-sömürgeci saikleri teşhir etti. SEP savaşa, toplumsal eşitsizliğe, demokratik hakların ve sivil özgürlüklerin sistematik bir biçimde tırpanlanmasına karşı kitlesel bir sosyalist hareket inşa edilmesi çağrısı yaptı.

Seçmenlerin büyük çoğunluğu dağıtılan 17.000 adetten fazla parti seçim bildirisi aracılığıyla SEPin kampanyasından haberdar oldu. SEP üyeleri ve taraftarları alışveriş merkezlerinde, okullarda, demiryolu istasyonlarında, camilerde, Fordun montaj fabrikasında ve diğer işyerlerinde yüzlerce seçim bildirisi dağıtırlarken, kampanya gönüllüleri binlerce seçim bildirisini posta kutularına attılar. Broadmeadowsta yaşayan büyük Türk göçmen topluluğu içinde 2000den fazla Türkçe seçim bildirisi dağıtıldı.
Büyük gazetelerin, televizyonların ya da radyoların hiçbiri Marshallla görüşme yapmadı ya da onun adaylığı konusunda herhangi bir habere yer vermedi. Yine de Marshall kampanyanın son haftasında, 21 Kasımda yapılan geniş katılımlı halka açık bir SEP toplantısında; yerel Northwest 983.9 FM radyo istasyonunda yapılan bir görüşme ile; ve geçtiğimiz Cuma günü Avustralya Türk Kadınlar Derneği tarafından düzenlenen bir forumda işçilere ve gençlere seslenme olanağını buldu.
Forum sırasında, katılan 50den fazla kadının çoğu Marshallın yaptığı, dernek üyelerinden biri tarafından Türkçeye çevrilen, SEPin seçim programına ilişkin değerlendirmesi sırasında söylenenleri onaylar bir biçimde başlarını sallıyorlardı. SEP adayı konuşmasının ardından hükümetin ve medyanın yürüttüğü Müslüman karşıtı kampanya ve Broadmeadowstaki kötüleşen toplumsal koşullarla ilgili olarak sorulan birkaç soruya yanıt verdi. Marshallın SEPin ABD ve Avustralya militarizmine karşı çıkışını açıklayışı sıcak bir alkış aldı.
Cumartesi günü Marshalla verilmiş olan oylar bilinçli oylardır. SEP adayı seçim pusulasındaki yedi ismin en sonunda yer aldı ve seçimlere katılmaya ilişkin anti-demokratik düzenlemeler nedeniyle isminin yanına "Sosyalist Eşitlik Partisi" yazılmadı.
Seçim bölgesinde bulunan bütün seçim sandıklarından SEPe oy çıktı. En çok oy alınan yerler SEP üyelerinin ve taraftarlarının nasıl oy kullanmak gerektiğini açıklayan kartları dağıttıkları ve oy vermek için kuyruğa girdikleri sırada seçmenlerle partinin perspektifini tartışabildikleri sandıklar oldu. Marshall en büyük sandık bölgelerinden biri olan Meadow Heightsta 100 oy - toplam oyların yüzde 2,2sini - aldı. Bethalda 73 oy (yüzde 3,5); Broadmeadows Northda 71 oy (yüzde 2,3); yeni bir yerleşim bölgesi olan Roxborough Parkta 45 oy (yüzde 1,7) aldı.
Dünya Sosyalist Web Sitesi gün boyunca oy kullanma merkezlerinden ayrılan seçmenlerle görüşmeler yaptı. Medyanın halkın çoğunluğunun siyasetle ilgilenmediği yolundaki iddialarının aksine, seçmenler birbiri ardı sıra büyük partiler aracılığıyla çok az şeyin ya da hiçbir şeyin değiştirilemeyeceği duygusundan kaynaklanan bir yabancılaşmayı dile getirdiler. İşçi sınıfından insanların çoğunluğunun İşçi Partisine oy vermelerine karşın, böyle davranmalarının tek nedeni bir alternatife henüz güven duymuyor olmalarıydı.

58 yaşındaki Patricia Bellamy kırk yıldır Broadmeadowsta yaşıyor. İşçi Partisi adayı eyalet haznedarı John Brumbye İşçi Partisinin seçimler sırasında verdiği, bölgeye bir tren istasyonu inşa etme sözünü tutup tutmayacağını sorduktan kısa bir süre sonra DSWSye konuştu. Brumby soruyu duymazlıktan geldi ve Bellamye arkasını döndü.
Bellamy, "Soruma cevap vermedi," dedi. "Ben ona yalnızca bizlere ne zaman bir tren istasyonu yapacaksınız? diye sordum. Bana cevap veremedi. O bir yalancı. Hiçbir zaman bir tren istasyonu yapmayacak. Oğlum ve kocam oy vermek istemiyorlar çünkü oy verecek kimse yok. Artık bir başkasını seçmenin zamanı geldi diye düşünüyorum çünkü Avustralyada hep ya Liberaller ya da İşçi Partisi iktidarda oldu ve bu iki parti ne yapıyor? İşçi Partisi kırk yıl önce Broadmeadowsa bir hastane, bir tren istasyonu ve bunlarla birlikte gelmesi gereken her türlü şeyi söz vermişti. Aradan kırk yıl geçti, ortada ne bir hastane ne de bir tren istasyonu var ve sanırım hiçbir zaman da olmayacak."
Büyük partilerin yürüttükleri kampanyalar ve medyanın yaptığı yayınlar bunların hepsinin sıradan insanların duyarlılıklarına yönelik hor görülerini yansıttı. Bu partilerin yapacakları işler ve toplumun içinde bulunduğu durum konusunda hemen hemen hiçbir tartışma ya da forum yapılmadı. Buna karşılık işçiler ve gençler militarizm, yaşam standartlarının ve çalışma koşullarının kötüleşmesi, ırkçılığın artması ve çevresel bozulma konularında derin endişelere sahipler.
Türkiye, Orta Doğu ve Hindistan Yarımadasından gelen pek çok göçmenle etnik çeşitliliğe sahip bir toplumun yaşadığı Broadmeadowsda 2001 yılından bu yana federal ve yerel hükümetler tarafından körüklenen Müslüman karşıtı histeri konusunda önemli bir endişe söz konusu.
Bangladeşten göç etmiş olan Monaj Mazumder, hükümeti ve medyayı Müslümanlar hakkında "korku ve belirsizlik yaymakla" suçladı. "Müslümanlar ve benzeri grupları hedef alıyorlar ve bunları bir tehditmiş gibi gösteriyorlar. Bunu insanları bölmek ve dikkatlerini Irak savaşı ve işsizlik gibi diğer sorunlardan uzaklaştırmak için yapıyorlar. Şimdi hedefte Müslümanlar var ama geçmişte İrlandalılar gibi diğer göçmen grupları hedef alınıyordu."
Genç bir fabrika işçisi olan Roxanne şöyle dedi: "Güya burası çok kültürlü bir ülke ama erkek arkadaşım siyah olduğu için bir ağız dalaşına girmek durumunda kaldı. Bu olay onu hâlâ etkilemeye devam ediyor. İnsanlar buranın barışçıl bir ülke olduğunu söylüyorlar ancak hiç de öyle değil. Suç medyada. Nefret yaratılıyor."
Bir başka kadın, Serap Özbay, annesinin yaşlı bir arkadaşına başörtüsü taktığı için "terörist" dendiğini ve otobüste taciz edildiğini anlattı. "Bazen oturup gelecekte bu durum daha da kötüye gidecek galiba diye düşünüyorum," dedi.
Avustralya Yüksek Mahkemesi seçimlerden bir hafta önce Başbakan John Howardın muhafazakâr federal hükümetinin binlerce işçinin ücretlerinin düşmesine yol açacak ve çalışma koşullarını daha da kötüye götürecek olan İşTercihleri olarak adlandırılan yeni endüstriyel ilişkiler (Eİ) sisteminin uygulamaya konmasına onay verdi. Sendikalar işçilere İşçi Partisine oy vermeleri gerektiği konusunda nutuk çekmek üzere işyerlerinde toplantılar düzenlerlerken, İşçi Partili Eyalet Başkanı Bracks seçimi Eİ yasası için yapılacak "bir referandum" olarak adlandırarak işçi sınıfının duyduğu endişeyi kendi çıkarları için kullandı.
Meadow Heightsda görüştüğümüz, eğitim bakanlığında çalışan bir memur olan Penelope seçim sırasında yapılan baskı hakkında şunları söyledi: "Bracks, Howard tarafından getirilen yeni İşTercihleri yasaları karşısında duyulan gerçek korkudan kazanç sağlıyor. Halk korkutularak İşçi Partisine oy vermeye zorlanıyor çünkü onlara Liberallerin eğitim harcamalarını kısacakları ve kamu sektöründe istihdamı daha da azaltacakları söyleniyor. Bu bütünüyle negatif bir kampanya. Her iki partiye de güvenmiyorum ve söyledikleri her şeyi büyük bir şüphe ile karşılıyorum."
Yine de, Eİ yasası üzerinden yapılan korkuya dayalı kampanyalara karşın, işçi sınıfının yoğun olarak yaşadığı seçim bölgelerinde İşçi Partisine verilen destek geriledi. Brumbynin Broadmeadowsta aldığı oy oranı 2002 yılında yüzde 75,5 iken yüzde 68e düştü. Liberallerin oyları da 2002de yüzde 15,8 iken yüzde 12,7ye geriledi.
Haftada ortalama olarak 450 dolar gelir elde edebilmek için 50 saatten fazla süreyle çalışan genç bir hamal olan Ömer Said, Campbellfielddeki bir seçim sandığının önünde İşçi Partisi ve Liberal Partiye duyulan yabancılaşmayı açık bir dille ifade etti. "Bir bütün olarak toplumda insanların hiçbir şeyi değiştiremeyecekleri hissine kapılıyorsunuz. 30 Kasımda endüstriyel ilişkiler yasalarına karşı yapılan yürüyüş -buna kim kulak verecek? Seçimlere gelince, partiler oylar sayılıncaya kadar sana yağcılık ediyorlar, ardından sırtlarını dönüyorlar ve zaten her ne yapacaklarsa onu yapıyorlar. Gerçek anlamda bir seçenek yok."
Yeşillerin aldığı oylar işçi sınıfı bölgelerinde onların bir alternatif olarak görülmediklerini gösteriyor. Broadmeadowsdaki oyları 2002de yüzde 4,5 iken yalnızca yüzde 6,47ye çıktı. Eyalet genelinde Yeşillerin aldığı yüzde 9,35lik oy bir önceki seçimlerde aldıklarından daha az oldu.
Diğer üçüncü partiler ve bağımsızlar eyalet genelinde oyların yüzde 7,35ini aldılar. Broadmeadowsda sağcı Önce Aile ve Yurttaşlar Seçim Konseyi partilerinin her ikisi de yüzde 4ün üzerinde oy aldı. Yeni kurulmuş olan popülist Halkların Gücü yüzde 2 oranında oy aldı. Ancak insanların onlara oy vermesindeki nedenler genellikle yüzeyseldi. Broadmeadowsda genç bir anne Önce Aile partisine sırf adı nedeniyle oy verdiğini söyledi. "Aileler ve genç insanlar için bir şeyler yapacak birilerine oy vermek istedim," dedi. Bir işçi, Halkların Gücüne seçim sloganlarında "siyaseti temizleyeceğiz dedikleri" için oy verdiğini söyledi.
Broadmeadowsda ve diğer birçok işçi sınıfı bölgelerinde İşçi Partisi ve Liberal Partiden sonra en büyük oy, seçmenlerin yanlış doldurduğu ya da yırttığı pusulalardan oluşan geçersiz oylardı. Broadmeadowsda geçersiz oylar yüzde 8,49 ile eyaletteki en yüksekler arasında yer alıyor. Victoria çapında oy çeteleleri kayıtlı seçmenlerin oy kullanma oranının 2002de yüzde 93ün üzerindeyken, bu kez seçmenlerin yalnızca yüzde 81inin oy kullandığını gösteriyor. Bu durum yüz binlerce insanın Avustralyadaki oy vermenin zorunlu olduğu seçim sistemi altında dahi desteklemedikleri partilere oy vermektense ceza almayı göze aldıklarına işaret ediyor.
Bu öfke ve kafa karışıklığı ortamında Broadmeadowsda Will Marshalla verilen oy işçilerin küçük fakat önemli bir kesiminin sosyalist ve enternasyonalist bir perspektife doğru yönelmekte olduklarına işaret ediyor.

İş yönetimi öğrenimi görmekte olan Iraklı göçmen Najlah Istifo, Kuzey Broadmeadowsda Will Marshalla oy verdiğini, çünkü "Irak savaşını durdurmanın zamanıdır diyen bir sese" ihtiyaç olduğunu söyledi. "Artık kan akmasını istemiyorum ve şu anda ülkemde çok kan dökülüyor," dedi. İşçi Partisine oy vermeyi düşünüp düşünmediği sorulduğunda şu yanıtı verdi: "Sorun şu ki, İşçi Partisi ve diğer herkes yalnızca sermayeyi düşünüyor. İşçilerin ve sıradan insanların durumu umurlarında değil. Barışçıl ve eşitliğin sağlandığı bir ülkede yaşamak istiyorum. Burası mutlu bir ülke olabilir ancak ister Müslüman olsun ister Hıristiyan tüm insanlara saygı gösterilmesi gerekir. Herkes eşit haklara sahip olmalı."
Marg Allgood, oyunu Marshalla verdi ve Glenroydaki seçim sandığında SEPin nasıl oy kullanmak gerektiğini açıklayan kartlarının dağıtımına yardımcı oldu. Allgood bir muhabirimize şunları söyledi: "Irak savaşı tam bir felaket. Ben en başından itibaren savaşa karşıydım. Askerlerin geri çekilmelerini istiyorum ancak bu yapıldıktan sonra da yaşananları unutmamalıyız. İnsanlar bombalandı, evsiz, elektriksiz ya da hastanesiz kaldılar. Askerleri geri çekmek bu sorumluluğu kabullenmek demektir. Amerikada ve burada zengin daha da zenginleşiyor, yoksul daha da yoksullaşıyor ve ikisinin arasında hiçbir şey bulunmuyor. Dünyanın dört bir yanındaki insanları birleştirebilirsek çok önemli bir şey olur -artık küresel bir toplum bu."

Broadmeadowsda doğup büyüyen ve iki çocuk annesi olan Safa Alman da oyunu SEPe verdiğini söyledi. "Eİ yasaları ve bunların ailem ve yaşamlarını sürdürmek için çalışmak durumunda olan diğer insanlar üzerinde yapacağı etkiler karşısında endişe duyuyorum. Fordda daha fazla sayıda işçi çıkarılınca ne olacak? Bu bölgede binlerce işi kaybettik. Ericsson gitti, Lanes Bisküvileri de öyle. Tüm sanayi Çine ve dünyanın insanlara açlık ücretlerinin verilen diğer bölgelerine kaydırıldı. Devlet okullarını kaybediyoruz ve eyalet hükümeti kaynaklarını yine de özel okullara aktarıyor. Bu gerçekten çok rahatsız edici. Bu çocuklarımızın geleceği açısından ne anlama geliyor? İşçi Partisi, Liberallerle tıpa tıp aynı. Konuşup duruyorlar ama hiçbir şey değişmiyor."
Bir tesisatçı olan Joan Anas şunları söyledi: "Bütün bu hükümetler bizlere yalan söylüyorlar. İktidara gelebilmek için ne isterlerse söylüyorlar ve daha sonra söylediklerinin tersini yapıyorlar. Bizlerin bunları hatırlamadığımızı mı zannediyorlar? Sizin adayınıza oy verdim çünkü sosyalistlerin dürüst olduklarını ve bizim için mücadele edeceklerini umuyorum. Başımızın üzerinde bir çatı olması ve çocuklarımızın eğitim masraflarını karşılamak için her gün mücadele etmek zorundayız. Eskiden İşçi Partisine oy verirdim ancak artık canıma tak etti. Onlardan bize hayır yok. Sosyalistleri iktidara getirmek zorundayız."
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|