DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Seçim haberleri : 2004 AB seçimleri
Yazıcıya hazırla
Fransız "aşırı solu" cumhurbaşkanlığı seçiminden hiçbir şey öğrenmiyor
David Walsh
13 Haziran 2007
İngilizceden çeviri (8 Mayıs 2007)
Fransadaki sözde "aşırı sol"un bileşenlerinden Ligue communiste révolutionnaire(LCR-Devrimci Komünist Liga) ve Lutte Ouvrière(İşçi Mücadelesi) tarafından yapılan ilk açıklamalar, bu örgütlerin cumhurbaşkanlığı seçimlerinden ne bir şey anladıklarını, ne de öğrendiklerini gösteriyor.
Pazar günü UMPnin (Union pour un Mouvement Populaire Halkçı Hareket Birliği) sağcı adayı Nicholas Sarkozy, Sosyalist Partinin adayı Ségolène Royali yüzde 53e karşı yüzde 47 ile yenilgiye uğrattı. Seçime katılım oranı yüzde 85le rekor düzeye ulaştı.
Hem LCR hem de Lutte Ouvrière cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunda Royale desteklediler. 22 Nisan günü, Sarkozyyi (yüzde 31le) ve Royali (yüzde 26yla) ikinci tura taşıyan sonuçlar açıklanır açıklanmaz, kendi partilerinin cumhurbaşkanı adayı olan LCRden Olivier Besancenot veLutte Ouvrièreden Arlette Laguiller, Sosyalist Partinin adayını desteklediklerini ilan ettiler.
22 Nisanda oyların yüzde 4,1ini (1.5 milyon oy) almış olan Besancenot, yapılacak olan ikinci turun "anti-Sarkozy bir referandum görünümü" taşıdığını iddia etti. Cumhurbaşkanlığı seçimine altıncı ve son kez katılan Laguiller, 2002de yüzde 5,7 olan oy oranının bu kez yüzde 1,3e (yaklaşık olarak yarım milyon oy) düştüğünü gördü. Laguiller, ilk turun yapıldığı günün akşamüstü işçileri Royale oy vermeye çağırarak, bunu "herhangi bir rezerv öne sürmeden" ve Sosyalist Parti adayının ve ekibinin "iktidara gelmeleri durumunda neler yapacakları" konusunda "herhangi bir yanılsamaya kapılmadan" yaptığını açıkladı.
Ne Besancenot ne de Laguiller, Royalin ikinci turda hangi program ve politikalarla yarışacağını görmek için bekledi. İkisi de Royalin programının, Sarkozyninkinden esas olarak nerede ayrıldığını gösteremedi. Royal, şovenizmi ve ulusal marşı kucakladığı, ulusal kimliğin kendi kimliği olduğunu söylediği, Fransız Sosyalist Partisinin tarihindeki en sağcı seçim kampanyasını yürüttü. Seçim kampanyasını otoritenin, "disiplinin", kanun ve düzenin, güvenliğin ve yurtseverliğin alanından çıkarmak için kayda değer bir çaba göstermedi; gençliğe, işsizlere ve göçmenlere hiçbir şey sunmadı.
Royal, işçi haklarının ortadan kaldırılması ve yaşam standartlarının aşağıya çekilmesi anlamına gelen, Fransayı ve Avrupayı "rekabetçi" hale getirmenin gerekliliği konusunda eşit ölçüde hevesliydi. Royal, "Avrupanın, Amerika Birleşik Devletlerinin ve yükselen ülkelerin örneğini izleyen bir sanayi politikası için mücadele etmek zorunda olduğu"nu öne sürdü. Suçlu gençlerle ilgilenen kurumlara ordunun da katılmasını savundu ve gençlerin, orduda da yapılabilecek olan altı aylık bir sivil hizmetle yükümlü kılınması konusunda Sarkozy ile hem fikir oldu. Royal, sosyal yardımlar sorununda Reagan-Thatcher gibi sağcı politikacıları taklit ederek "her yeni hakka belirli görevler eşlik eder" dedi.
Son yıllarda uygulamaya konmuş ve bir çoğu Sarkozy tarafından desteklenmiş olan çok sayıdaki terörle mücadele yasasına ve anti-demokratik önlemlere ne saldırdı ne de bunların kaldırılmasını önerdi. İki adayın programları arasında genel olarak önemsiz farklılıklar vardı.
İşçi sınıfı, programı Fransız egemen seçkinine seslenen ve onun çıkarlarını savunan böyle bir adaya neden destek versin ki? Fransız Sosyalist Partisinin adından başka "sosyalist" bir tarafı yok, ne de programında "sol" olan herhangi bir unsur var. Bu parti, geçtiğimiz yirmi beş yıl boyunca Fransanın devlet işlerinin ellerine güvenle teslim edildiği, ülkenin önde gelen burjuva partilerinden biridir.
LCRden Besancenot, Sarkozynin Pazar akşamı elde ettiği zaferi kendi partisinin politikalarının daha da sağa kaymasını sağlamak için bir fırsat olarak kullandı. Tıpkı Royalin kendi yenilgisinin "merkez"e, François Bayrounun UDFsine (Union pour la Démocratie Française - Fransız Demokrasisi için Birlik) ve diğer burjuva partilere doğru yeni adımlar atmayı gerektirdiğini ilan etmesi gibi, Besancenot da "Sarkozynin ultra-liberal ve ultra-kanun ve düzen programı karşısında, bütün sosyal ve demokrat güçlerin oluşturacağı bir birleşik cephenin gerekli tepkiyi örgütlemeye derhal hazır olmaları" gerektiğini ileri sürdü.
Besancenot bununla, açıkça söylememiş olmasına karşın Komünist Parti'nin Stalinistleri, Yeşiller ve Sosyalist Partinin muhalif kesimleri ile "birliği" savunuyor. Bu tam da Fransız işçi sınıfını bugün içinde bulunduğu kötü duruma getiren, çürümüş Stalinist ve sosyal demokrat bürokrasilerin kuyruğuna takılma politikasının, sanki bugüne kadar olanların hiçbiri yaşanmamış gibi sürdürülmesidir.
Besancenot, Sarkozy ile "seçim sandığında olduğu gibi sokakta da" savaşmakla ilgili LCR demagojisini sürdürdü.
Lutte Ouvrièreden Laguiller 22 Nisanda yayımladığı bildiride Royalin Sarkozy kadar "sermayenin kampına", "spekülatörlerin, sömürücülerin kampına" ve aynı türden diğerlerinin kampına ait olduğunu kabul etti. Ne Royal, ne de Sarkozy, "büyük burjuvaziyi kayırmanın dışında hiçbir şey yapmayacaklardı." O zaman bir insan neden bu kişilerden birine oy vermeliydi ki?
Laguiller, Pazar günü seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra, "Ségolène Royalin programının" işçi sınıfının temel sorunlarında değişiklik yapmak için "hiçbir şey yapmayacağını" teslim etti ve "bir oy pusulasının bir kağıt parçasından başka bir şey olmadığını" ekledi. Bu sözleri, bu kağıt parçalarından yüz binlercesini, hatta milyonlarcasını toplamış olan birinin söylüyor olması oldukça sinik bir tutum. Laguiller yaşanacak olan "mücadelelerden" söz ettiğinde, bu siyasi içerikten bütünüyle yoksun oluyor.
Laguiller, birinci turun ardından Royali "emek dünyasının çoğunluğunu oluşturduğundan şüphe duyulamayacak kesiminin arzularıyla," yani Sosyalist Partinin işçi sınıfından seçmenlerle, dayanışma içinde olmak için desteklediğini öne sürdü.
Oysa, besbelli ki Laguillerden farklı olarak, çok az sayıda işçi Royalle Sarkozy arasında önemli bir fark gördü. Mavi yakalı işçilerin yaklaşık olarak yüzde 46sı ve genel olarak dar gelirli insanların yüzde 44ü oylarını Sarkozye verdiler. Bu dramatik bir sağa kayış mıydı? Hayır. Fransız halkı iki sağcı adayla, büyük sermayenin yaşam standartlarına, işçi haklarına, demokratik haklara ve sosyal programlara karşı savaş açmaya kararlı iki temsilcisiyle karşı karşıya kaldı.
İşçi sınıfını, gerçek bir sosyalist partiye duyulan ihtiyacı açıklayarak, seçimin ikinci turunu boykot etmeye çağırmak "aşırı sol" için kesinlikle yerinde bir tutum olurdu. Bunun yerine Laguiller ve Besancenot bütün güçleriyle Fransız düzeninin bir kanadına destek verdiler.
Bu yeni bir şey değil. 2002 yılında Jacques Chirac ve neo-faşist Jean Marie Le Penin cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunu birinci ve ikinci olarak tamamlamalarının ardından Fransız solunun büyük çoğunluğu ikinci turda Chiracı destekledi. Sosyalist Parti, Komünist Parti, Yeşiller ve LCR açıkça Fransız burjuvazisinin rüşvetçi ve daha önce defalarca denenmiş olan temsilcisi Chiraca oy verilmesini savundular. Laguiller ve Lutte Ouvrière çekimser kaldı ve siyasi olarak bir köşeye kaçtı ve saklandı.
Lutte Ouvrière, LCR ve Parti des travailleurs(Pierre Lambertin eski OCIsı) [İşçi Partisi] 2002 seçimlerinin ilk turunda toplam olarak yaklaşık 3 milyon oy almışlardı. Bu partilere gerçek toplumsal değişim için oy verdiğine inanan taraftarları daha sonra, ikinci turda Chirac yanlısı harekete kanalize edildiler. Bu kez bir çoğu bunun mantıki uzantısı doğrultusunda hareket ederek, ilk turda "ehven-i şer"e oy verdiler.
Fransada "aşırı sol" 2007de büyük ölçüde hak ettiğini buldu. Kendisini ciddiye almayan örgütler, uzun vadede halk tarafından da ciddiye alınmazlar. LO, LCR ve PTye verilen toplam oy sayısı neredeyse üçte bir oranında (2,97 milyondan 2,11 milyona) geriledi ve aldıkları oyların oranı yaklaşık olarak yarı yarıya (yüzde 10,44ten yüzde 5,7^ye) düştü.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|