World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Türkiye

Yazıcıya hazırla

Türk askerleri kuzey Irak’ı istila etti

Patrick Martin
17 Nisan 2008
İngilizce’den çeviri (23 Şubat 2008)

Cuma günü binlerce Türk askeri, önemli bir bölümü Türkiye’nin güneydoğusunda yaşayan 15 milyon Kürt için ayrı bir devlet kurmak amacıyla Türk devletine karşı on yıllardır savaşan, Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) gerilla güçlerine karşı yürütülen büyük çaplı askeri harekâtın bir parçası olarak, Irak sınırını geçti.

Bu askeri harekât, Irak’ın ABD tarafından bütün Ortadoğu’yu istikrarsızlaştıran istilasının ve işgalinin yol açtığı, giderek daha inişli çıkışlı hale gelen koşulları gözler önüne seriyor. Türk güçleri harekâtı gerek Irak’taki işgalci Amerikan ordusunun çarpışma alanının içinde, gerekse de en zorlu yerel güç olan peşmerge olarak adlandırılan askeri milislere sahip Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (KBY) toprakları üzerinde yürütüyor.

Bu saldırı, Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak’ı 2003 yılında istila ve işgal etmesinden bu yana Türk askerlerince girişilen ilk kara harekâtı. Türkiye, 1990’lı yıllarda, Saddam Hüseyin’in hâlâ iktidarda olduğu sırada, PKK’ya karşı büyük çaplı askeri harekâtlar düzenlemişti. Hüseyin, Kürt milliyetçisi unsurlara karşı bizzat kanlı bir baskı uyguladığından, bu harekâtlara da destek vermişti.

Harekâtın büyüklüğü konusunda birbiriyle çelişen haberler yayımlanıyor. Özel bir Türk televizyon kanalı olan NTV, saldırıya 10.000 askerin katıldığını ve Çukurca ilçesinin güneyinde yer alan, Irak’ın Harkuk bölgesinden altı mil kadar içeriye girdiklerini söyledi.

Türk basını istilayı keskin şovenist ifadeler kullanarak selamladı. Hürriyet gazetesi haberi "On Bin Kahraman Kuzey Irak’ta" başlığı ile verdi.

Devletin haber ajansı olan Anadolu Ajansı harekâta hem Türk bombardıman uçaklarının, helikopterlerinin ve topçu birliklerinin hem de kara birliklerinin katıldığını bildirdi, ancak Irak’a aslında yalnızca iki tugaya karşılık gelen 3.000 askerin girdiğini söyledi. Anlaşıldığı kadarıyla askerlerin geri kalanı, sınırın Türkiye tarafında, destek güç konumunda konuşlandırılmış durumda.

Bir PKK sözcüsü istilayı doğruladı ve Türk tarafının -hem ölü hem de yararlı olarak- kayıp verdiğini bildirdi. Bir Iraklı sınır polisi basına yaptığı açıklamada, Türk topçusunun sınırdan yaklaşık 20 mil uzaklıkta bulunan Sedafan bölgesindeki Kürt köylerini topa tuttuğunu, ancak ne kadar kayıp olduğunun henüz bilinmediğini söyledi.

Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hükümeti harekâtın "sınırlı" bir harekât olarak adlandırdı ve mümkün olan en kısa süre içinde tamamlanacağını söyledi. Yetkililer, Türkiye’nin Irak’ın egemenliğine saygı duyduğunu ancak PKK gerillaları tarafında yapılan sınır ötesi baskınlar karşısında başka seçeneklerinin olmadığını belirttiler. Türk ordusu ile PKK arasında yaşanan çatışmalarda toplam 40.000’den fazla insan öldü ve bunların büyük bölümü Kürt sivillerden oluşuyor.

Bununla birlikte, Erdoğan’ın kendi İslamcı yönelimli Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile defalarca karşı karşıya gelmiş olan orduyu, tam olarak kontrolü altında tutup tutmadığı açıklığa kavuşmuş değil.

Eurasia Daily Monitor’de yer alan bir yorum yazısında, Türk ordusundan kısaltılmış adıyla TSK olarak söz edilerek şöyle deniyor: "Harekâtı başlatma kararının TSK tarafından mı yoksa Türk sivil hükümeti tarafından mı alınmış olduğu hâlihazırda belirsizliğini koruyor. Türk televizyonunda konuşan uzmanlar harekâtı başlatmaya yönelik nihai kararın Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) 21 Şubat’ta yapılan dört saatlik toplantısında alınmış olması gerektiğini öne sürdüler… Ne var ki, topçu bombardımanı MGK’nın toplanmasından birkaç saat önce başlamıştı."

Erdoğan’ın elinin, PKK’ya karşı, bu örgütün düzenlediği ve bir düzineden fazla askerin öldürüldüğü baskından sonra, geçtiğimiz Kasım ayından bu yana aralıklı olarak düzenlenen hava saldırılarına ek olarak, bir kara saldırısına izin vermesi için baskı yapmakta olan komutanlar tarafından zorlanmış olması güçlü bir olasılık.

Dağlarda yağan tipi ve esen sert rüzgârlar nedeniyle sürmekte olan ve NATO’nun önemli bir bileşeni olan ve silah gücü büyük ölçüde Amerika Birleşik Devletleri tarafından sağlanan Türk ordusunun sahip olduğu teknik avantajların birçoğunu ortadan kaldıran, son derece zorlu kış koşulları göz önünde bulundurulduğunda, kara istilasının zamanlaması şaşırtıcıydı.

Bu istila harekâtı ABD’den ve Avrupa’da farklı tepkiler yarattı. Bush yönetimi ve Irak’taki ABD’li askeri yetkililer büyük ölçüde destekleyici bir tutum alırlarken, Avrupa Birliği, Türk hükümetine "ihtiyat"lı bir biçimde hareket etme çağrısı yaptı.

Beyaz Saray yetkilileri, Erdoğan’ın Bush’u sürmekte olan askeri harekâttan, gece yarısı yaptığı bir telefon görüşmesiyle haberdar ettiğini söylediler. Türk Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergun Saygun bu ay Washington’u ziyaret etti ve ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral Mike Mullen’la, içinde hiç kuşkusuz PKK’ya karşı harekâtın da tartışıldığı görüşmeler yaptı.

Beyaz Saray sözcüsü Scott Stanzel Cuma günü şunları söyledi; "Bize bilgi verildi ve biz Türk hükümetinden operasyonlarının belirli PKK hedefleri ile sınırlanırlı tutulmasını, operasyonların kapsamının ve süresinin de sınırlandırılmasını istedik. Onlardan, PKK tehdidinin en iyi biçimde nasıl çözümleneceğini belirlemek konusunda Kürt hükümet yetkilileri dahil olmak üzere, Iraklılarla doğrudan işbirliği içinde çalışmalarını istedik."

Bağdat'taki Amerikan ordu sözcüsü Amiral Gregory Smith, "Irak Çokuluslu Güçleri, Türk kara kuvvetlerinin kuzey Irak’a girmiş olduğundan haberdardır ve bunun, özel olarak bu bölgedeki PKK teröristlerini hedef alan, sınırlı bir süreyle yürütülecek bir harekât olduğunu anlıyoruz… ABD, Türkiye'nin kendisini PKK'nın terörist faaliyetlerinden koruma hakkını desteklemeyi sürdürmektedir ve Türkiye'yi bu sorunu çözmek için Irak hükümetiyle diplomasi ve yakın eşgüdüm dahili her yola başvurmaya teşvik etmektedir," dedi

Avrupa Komisyonu’nun bir sözcüsü çok daha temkinli bir açıklama yaparak, "Türkiye orantısız güç kullanımından kaçınmalı ve insan hakları ve hukukun üstünlüğüne saygı göstermelidir… AB, Türkiye'nin kendi halkını terörizme karşı koruma ihtiyacını anlıyor. Türkiye'nin uluslararası ortaklarıyla diyaloğu sürdürmesini teşvik ediyoruz."

Britanya hükümeti Türkiye’nin en kısa süre içinde çekilmesini isterken, Alman hükümeti istilayı "büyük endişeyle" izlediğini söyledi.

En önemli tepki, ABD’nin dayatması altında oluşturulmuş olan hükümeti şu anda Türkiye tarafından istila edilmiş olan Kürt bölgesinde iktidarı paylaşmakta olan iki ana Kürt milliyetçisi partiyi de içeren, Irak’ın kendisinden gelebilir.

Türk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bir Kürt olan Irak Devlet Başkanı Celal Talabani ile, ona Kürt bölgesinde uzun dönemli bir işgalin söz konusu olmayacağı konusunda güvence vermek üzere görüştü. Hem başında Başbakan Nuri El-Maliki’nin bulunduğu Bağdat’taki Irak rejimi hem de Mesut Barzani’nin başında yer aldığı Kürt bölgesel yönetimi, Türkiye’den askeri harekâtı uygulamaya koymamasını istediler. Ancak Barzani, Kürt peşmergelere Türk askerleriyle savaşmamalarını emretti.

Yapılan bütün bu girişimlere karşın, Perşembe günü, 1997 yılından bu yana kuzey Irak’ın içinde iki rakip Kürt milis güç arasındaki ateşkesi denetlemek üzere konuşlanmış olan yüzlerce Türk askeri, sınır ötesinden gelmekte olan Türk askerleri ile buluşmaya çalışınca, Türk ve Iraklı Kürt güçleri arasında bir çatışmanın eşiğine gelindi.

Basında yer alan haberlere göre, Türk denetleme gücü faaliyetlerini bilfiil Türk genelkurmayı ile eşgüdümlü olarak yürütüyordu ve bir birlik, Irak’ın kuzeybatı köşesindeki Dahuk bölgesindeki iki ana yolu güvenlik altına almak için tanklarını ve zırhlı araçlarını üslerinin dışına çıkardılar ve mevzi aldılar.

Çok kısa bir süre içinde daha büyük bir Kürt peşmerge grubuyla karşı karşıya geldiler ve taraflar 90 dakika süreyle, Türk askerleri geri çekilinceye ve etrafları sarılmış bir biçimde kaldıkları üslerine geri dönünceye kadar birbirlerine karşı mevzilenmiş bir halde beklediler. Kürt Bölgesel Yönetiminin bir sözcüsü "Kürt hükümeti, Irak topraklarına yapılacak herhangi bir Türk baskını endişesine karşın peşmerge kuvvetlerinin tetikte beklemelerini emretmiştir," dedi.

McClacthy grubuna ait gazeteler, Türk istilasından bir gün sonra, bir ABD’li gazeteci tarafından, Irak-Türkiye sınırı boyunca uzanan Kandil Dağları’ndaki PKK’nın denetimi altındaki bölgeye yapılan ender bir ziyareti haber olarak yayınladılar. Bu haberde şöyle deniyordu: "Burada hiçbir Irak askeri devriye gezmiyor. Üniformalı PKK’lılar bölgeyi ziyaret etmek isteyenlere kimlik kontrolü yapıyorlar. PKK’nın önderinin resmi bir dağın yamacına çizilmiş ve bir tabela açıkça PKK karargâhının orada bulunduğuna işaret ediyor. Kuzey Irak’ı resmen yönetmekte olan Kürt Bölgesel Yönetimi’nin peşmerge güçleri buraya girmek için hiçbir çaba göstermiyorlar."

Bir PKK sözcüsü Türk ordusuna, istilaya yardımcı olmak için bilgi sağlayan ABD istihbarat örgütlerinden yakındı ve "Kürt sorununun diyalog yoluyla çözülmesi için çaba gösterilmesi" çağrısında bulundu.

Aynı zamanda bakınız
Makalenin İngilizce orijinali
(23 Şubat 2008)
Türk ordusu kuzey Irak’taki Kürt bölgelerini yeniden vurdu
( 22 Şubat 2008)
ABD kuzey Irak’a yönelik Türk askeri saldırılarını destekliyor
( 3 Ocak 2008)
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar
( 28 Kasım 2007)

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır