World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Diğer bölgeler

Yazıcıya hazırla

İran: Batı baskıyı artırırken seçim çatışmaları tırmanıyor

Bill Van Auken
30 Haziran 2009
İngilizce’den çeviri (16 Haziran 2009)

ABD ve büyük Batı Avrupalı güçler muhalefetin seçimlere hile karıştırıldığı iddialarının soruşturulması talebiyle yaptıkları baskıyı artırırlarken, Pazartesi günü Tahran sokaklarında 100.000’den fazla insan geçen hafta yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin sonuçlarına karşı gösteri yaptı.

Bu protesto cumhurbaşkanı adayı Mir Hüseyin Musavi yandaşları tarafından 12 Haziran’da yapılan seçimden bu yana, yer yer yaşanan isyanlar dâhil, düzenlenmiş olan eylemlerin en büyüğüydü. Hükümet daha öncesinde bütün gösterileri yasakladıysa da güvenlik kuvvetleri gösteriyi dağıtmak için herhangi bir girişimde bulunmadı.

Gösteri büyük ölçüde barışçıldı ancak bu durum Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad'a bağlı gönüllü Besiç milislerinin karargâhı önünde yaşanan çatışmayla bozuldu. Bir göstericinin kurşunlanarak öldürüldüğü ve çok sayıda kişinin de yaralandığı bildirildi. Olay yerinde bulunan bir foto muhabiri haber ajanslarına silahların, kalabalığın karargâha saldırmasından sonra ateşlendiğini söyledi.

Pazartesi akşamı yayınlanan görüntüler kalabalığın binayı ve nöbet tutan milisleri taşa tuttuğunu ve milislerin buna ateşle karşılık verdiklerini gösterdi. Buna misilleme olarak kalabalık da binayı ateşe verdi.

Bir gece önce, Tahran Üniversitesi'nden binlerce öğrenci -Ahmedinejad’ı kastederek- "Diktatöre ölüm" sloganını atarak bir gösteri düzenlediler ve çevik kuvvet polisiyle çatıştılar. Öğrenciler polise tuğla ve parke taşları fırlatırken, polis de göz yaşartıcı gaz ve plastik mermi ile karşılık verdi.

Pazar günü Ahmedinejad da başkentin merkezinde büyük bir zafer mitingi düzenledi. Bu mitinge Batı medyasında çok az yer verildi, ancak bir Irish Times muhabirinin verdiği bilgiye göre, "Kimi bölgelerde on binlerce Ahmedinejad yandaşı Tahran’ın merkezindeki zafer mitinginden evlerine dönerken coşkulu bir ruh hali içindeydiler." Irish Times muhabiri güneyin yoksul mahallelerindeki kutlamalarla daha zengin kuzey banliyölerindeki protestolar arasında bölünmüş olan İran başkentinin, "tek bir şehir yerine iki ayrı şehirmiş gibi göründüğü"nü belirtti.

Cuma günü yapılan seçimin resmi sonuçlarına göre oyların yüzde 63'ünü Ahmedinejad yüzde 34'ünü Musavi aldı. Musavi yandaşları derhal sonuçları hileli ilan ettiler ve Ahmedinejad’ı ve hükümetini bir "darbe" yapmakla suçladılar. Ahmedinejad’ın başında yer aldığı rejiminin anti-demokratik karakteri göz önüne alındığında seçime hile karıştırılmış olması kesinlikle olasılık dışı olmasa da, Batı medyası muhalefetin iddialarını, ortada sonuçların hileli olduğunu gösteren güçlü hiçbir kanıt yokken olduğu gibi tekrar etti.

Pazartesi günü Washington Post 'ta yayınlanan bir köşe yazısında görüşlerine yer verilen ABD'li iki büyük sivil toplum kuruluşunun yöneticisi, bölgedeki en saygın kamuoyu yoklama kuruluşlarından birine yaptırdıkları ankete dayanarak, seçim sonuçlarının ortaya çıkan büyük oy farkı dolayısıyla hileli sayılması gerektiği iddialarını çürüttüler.

Terörsüz Yarınlar: Kamuoyu Merkezi [Terror Free Tomorrow: the Center for Public Opinion] " başkanı Ken Ballen ve Yeni Amerika Vakfı Amerikan Strateji Programı’ndan [American Strategy Program of the New America Foundation] Patrick Doherty, "İran’daki seçim sonuçları İran halkının iradesini yansıtıyor olabilir," diye yazdılar.

11 Mayıs ile 20 Mayıs tarihleri arasında yaptıkları seçim anketinin "Ahmedinejad'ın 1’e 2’den fazla bir farkla-Cuma günü yapılan seçimde elde ettiği zaferde sağladığı farktan daha ileride bir farkla- önde gittiğini gösterdiğine işaret ettiler.

Ballen ve Doherty, özellikle Musavi’nin yandaşları tarafından öne sürülen, Azeri asıllı biri olarak Musavi’nin Azerilerden daha fazla oy alamamış olmasını sonuçların hileli olduğunu kanıtladığına dair iddiaları çürüttüler. Anketin, Azerilerin de Musavi karşısında Ahmedinejad’a 1’e 2 destek verdiklerini gösterdiğini söylediler.

"Anketimizin Musavi'nin Ahmedinejad'ın önünde gittiği ya da başa baş olduğunu belirlediği tek demografik grup üniversite öğrencileri ve mezunları ve en yüksek gelirli İranlılardı," diye yazdılar.

Aynı zamanda medyanın "reform" isyanının can damarının İnternet kullanıcısı gençler olduğunu söylemesine karşın -NBC News protestoları "İnternet ayaklanması" olarak adlandırdı- anketin "İranlıların yalnızca üçte birinin İnternet erişimine sahip olduğu"nu gösterdiğini belirttiler.

Batı medyası tarafından büyük ölçüde göz ardı edilen şey bu sınıfsal bölünmedir. Musavi'nin sözde reformları görece imtiyazlı ve dar bir toplumsal tabana sesleniyordu. Reformların kendisi esas olarak Ahmedinejad tarafından kullanılan söylemin yumuşatılarak Washington'la daha iyi ilişkiler kurulmasının yolunun açılması, ABD desteğiyle uygulanan yaptırımların gevşetilmesi ve ülkenin yabancı sermayeye açılmasından ibaretti. Bu reformlar aynı zamanda "serbest piyasa" kapitalizmi ve işçilere ve kır yoksullarına yönelik toplumsal yardım programlarına karşıtlıkla özdeşleşiyordu. Bu tür kemer sıkma önlemleri, İran toplumunun çoğunluğunu oluşturan bu kesimler için bir çekim merkezi oluşturması pek de mümkün değildi.

Ahmedinejad kendi adına bu programları -popülist demagoji ve dindarlık çağrıları eşliğinde- rejime halk desteğini sürdürmek üzere kullandı.

Seçim kampanyasının sertliği ve ardından patlak veren olaylar, gerek İran'da artmakta olan sınıfsal gerilimlerin gerekse de İslam Cumhuriyeti'nin yönetici siyasi kurumları içindeki büyüyen çatlakların çarpıtılmış bir yansımasıdır ve her ikisi de ABD ve Avrupalı güçlerin uyguladıkları baskı altında daha da şiddetleniyor.

Seçime katılan bütün adaylar Muhafız Konseyi’nde yer alan mollalar tarafından onaylanmış ve aynı siyasi düzenin üyesi olan kişiler.

Batı basınınca kahramanlaştırılan Musavi, "reform"un en büyük savunucusu olmaktan uzak biri. Başbakanlık görevinde bulunduğu dönemde -1981-1989- hem çoğu solcu olan siyasi muhaliflerin kitlesel olarak idam edildikleri sırada hem de İran’a bir milyon ölü ve yaralıya mal olan İran-Irak Savaşı’nda ülkeyi o yönetiyordu.

Kendi döneminde "sertlik yanlısı" olarak nitelendirilen Musavi, İranlı orta sınıfları cezp edebilmek için reformist ve modernleşmeci rolüne soyunuyor. Ne var ki kampanyasının ardında mollalar hiyerarşisinin sağcı unsurları ve en önemlisi de İran'daki en zengin kişi olduğu söylenen eski cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani yer alıyor.

Rejimin Musavi’yi destekleyen kesimleriyle Ahmedinejad'ın yeniden seçilmesini destekleyen kesimler arasında farklılıklar taktik bir nitelik taşıyor olsa bile, bunlar aynı nedenden dolayı, daha az şiddetli farklılıklar değiller. Söz konusu farklılıklar gerek büyük finansal çıkarları gerekse de İran'ın Washington ve öteki büyük emperyalist güçlerle ilişkilerinin en iyi biçimde nasıl düzenleneceğiyle ilgili.

Seçimler ve yolsuzluk iddiaları büyük güçler tarafından, İran’a yönelik, bölgedeki çıkarlarına yarayacak bir politika değişikliği sağlamayı amaçlayan, bir baskı kampanyası düzenlemek için kullanılıyor.

Başlangıçta, Başkan Yardımcısı Joseph Biden’ın İran'da ABD çıkarlarının "seçimden sonra da önce de aynı" kaldığını söylemesiyle birlikte, Obama yönetimi bu çatışmanın dışında kalıyormuş gibi görünüyordu.

Bununla birlikte Pazartesi öğleden sonra ABD Dışişleri Bakanlığı bir politika değişikliğinin işaretlerini verdi. Bir Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, "Şiddet, tutuklamalar ve seçimlerde olası usulsüzlüklerle ilgili haberler karşısında büyük bir sıkıntı duyuyoruz," dedi. "İranlı yetkilileri halkın kendisini barışçı yoldan ifade etme hakkına saygı duymaya çağırıyoruz."

Bunu Başkan Barack Obama tarafından verilen bir demeç izledi. Obama, "Demokratik sürecin, ifade özgürlüğünün, insanların barışçıl bir biçimde muhalefet yapabilmelerinin, evrensel değerler olduğu ve bunlara saygı gösterilmesi gerektiği kanısındayım," dedi. "Ne zaman barışçı muhalefet sergileyen insanlara şiddetle karşılık verildiğini görsem ve ne zaman Amerikan halkı bunu görse, onların haklı olarak rahatsızlık duyduklarını düşünüyorum."

1978 ve 1979'da ABD'nin desteklediği Şahın askerleri binlerce göstericiyi kurşunlarken Washington tarafından bu tür endişeler hiç dile getirilmemişti. Bu kan gölü doruğuna ulaşmışken, zamanın ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brzezinski Şah'a ABD'nin kendisini "sonuna kadar destekleyeceği"ni söyledi. Brzezinski, Obama yönetiminin önde gelen bir dış politika danışmanı olarak yeniden ortaya çıkmış durumda.

Bu arada Almanya Şansölyesi Angela Merkel, göstericilere karşı güç kullanmanın "hiçbir şekilde kabul edilemez" olduğunu söyleyerek kınadı. "Seçim sonuçlarının saydam bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz," diye ekledi. "Usulsüzlük yapıldığına dair işaretler var." Avrupa Birliği dışişleri bakanları da İranlı yetkilileri seçim sonuçlarını incelemeye çağırdılar.

İran'ın Ruhani Lideri Ayetullah Ali Hamaney'in Pazartesi günü Devrim Muhafızları Konseyini seçimde hile yapıldığı iddialarını soruşturmakla görevlendirdiğini ilan etmesi de İran içindeki gerilimleri yatıştırmayı olduğu kadar emperyalist güçlerden gelen baskıları savuşturmayı da amaçlıyordu.

Bu baskıların İran'da demokratik hakların gerçekleşmesiyle ilgisi, 30 yıl önce Şah'a sağlanan silah desteğinden daha fazla değil. ABD'nin ve diğer Batılı güçlerin amacı bölgedeki stratejik çıkarlarını güçlendirmek ve ülkenin muazzam enerji kaynaklarını sınırsızca sömürmek için İran'a tam olarak boyun eğdirmektir.

Makalenin İngilizce orijinali
(16 Haziran 2009)
İran: Seçimler "reformcuların" siyasi iflasını ortaya koydu
( 2 Nisan 2004)

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır