Bugün Yeni Olanlar
Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları
Arşiv
DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım
DİĞER DİLLER
İngilizce
Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce
ANA BAŞLIKLAR
Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi
Bush, Türkiyeye Irakta PKKya saldırması için yeşil ışık yaktı Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar
Asyada tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı
Mehring Bookstan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri
Livio Maitan (1923-2004): eleştirel bir değerlendirme
|
|
DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Diğer bölgeler
Yazıcıya hazırla
Mısırın önerilen anayasası diktatörce yetkileri ve askeri yönetimi yüceltiyor
Chris Marsden
20 Aralık 2012
İngilizceden çeviri (30 Kasım 2012)
Mısırdaki Kurucu Meclis, [29 Kasım] Perşembe günü, Müslüman Kardeşler ve Devlet Başkanı Muhammed Mursi tarafından gerçekleştirilen saldırgan bir hamleyle, hazırlanmış yeni anayasayı oylamaya başladı.
Bu hamle, olası bir yasal tehdidin önüne geçmek için tasarlanırken, bundan daha önemli amaç Müslüman Kardeşlerin toplumsal tabanını, Mursinin geçtiğimiz Perşembe günü kendisine diktatörce yetkiler tanımasının ardından başlayan kitlesel protestolara karşı bir araya getirmektir. O, aynı zamanda, ordu eliyle bir karşı saldırı hazırlamayı da hedefliyor.
Bu hamle, Anayasa Mahkemesinin, Pazar günü, Kurucu Meclisi dağıtabilecek ve parlamentonun İslamcıların denetimindeki üst meclisi Şura Konseyinin meşruluğu olup olmadığını hükme bağlayabilecek bir kararını boşa çıkartmayı amaçlamaktadır. Mahkeme, Haziran ayında, parlamentonun alt meclisi olan Halk Meclisini feshetmişti.
Müslüman Kardeşler, anayasa konusunda, egemen burjuva güçleri birlikte temsil ettikleri kendisinin ve Mısır ordusunun iktidarını sağlamlaştırma yönündeki çabalara demokratik bir görünüm kazandıracak bir oylama talep ediyor. Bu taslak geçtiğinde, Mursinin anayasayı 15 gün içinde referanduma götürmesi gerekiyor. Bunu, 2013 başlarında, seçimler izleyecek.
Mursi, Perşembe gecesi Mısır devlet televizyonunda yayınlanan bir röportajda, yeni anayasanın onaylanması durumunda, geçen haftaki kararname "artık uygulanmayacak" dedi. Bu, anayasanın kabul edilmemesi durumunda, Mursinin sınırsız yürütme yetkilerini ileri sürmeye devam edeceği anlamına geliyor.
Pek fazla ilgi gösterilmemiş olmasına karşın, yeni anayasanın en önemli yanı, ordunun ayrıcalıklarını ve gücünü koruma çabasıdır. Bu, Müslüman Kardeşler ile ordu arasında ittifak oluşturmayı amaçlamaktadır. Burjuvazinin yazgısı, artan kitlesel muhalefetle yüz yüze geldiğinde buna bağlıdır.
Kurucu Meclis, askeri bütçenin parlamenter gözetim dışında olmaya devam edeceğini taahhüt eden maddeleri onayladı. Bu, öncelikle, gayrisafi yurtiçi hasılanın tahminen yüzde 40ını denetimi altında tutan ordunun ekonomiye yoğun katılımını örtbas etmek için çok önemli. Aynı zamanda, ordunun baskı aygıtının çapını işçi sınıfından gizlemeyi amaçlıyor.
Anayasa taslağı, aynı zamanda, Müslüman Kardeşlerin Özgürlük ve Adalet Partisi önderi Muhammed el-Beltagi tarafından önerildiği haliyle, Askeri Savcılığın "silahlı kuvvetlere zarar veren" suçlar için sivilleri yargılamasına izin veren bir madde içermektedir.
Yeni anayasa, Mursi başkanlığında, başbakan ile savunma, dışişleri, maliye ve içişleri bakanlarının; genelkurmay başkanının, kara, deniz ve hava kuvvet komutanları ile silahlı kuvvetler harekât komutanının ve askeri istihbarat şefinin içinde yer aldığı bir Ulusal Savunma Konseyi oluşturmaktadır.
Bu konsey, ulusal güvenlikle ilgili konular ile askeri bütçe üzerine karar verecek ve ileride ordu ile ilgili bütün yasalarda ona danışılacak. Anayasanın söz konusu maddesi, bu konseye, açıkça belirtilmemiş başka yetkiler tanınmasına izin vermektedir.
Gelecekteki bir askeri diktatörlük için bundan daha açık bir plan olamazdı.
Mursi, ek olarak, işçilerin ve köylülerin geri kalmış kesimlerini bir araya getirmek amacıyla dinci önyargıları kullanma yönündeki çabalar ile Selefi gruplar içindeki müttefiklerinin daha aşırı taleplerinin reddedilmesini birleştirmeye çalıştı. Bu, ABDnin ve Avrupalı büyük güçlerin onun iktidarı eline geçirmeye çalışmasını desteklemelerini kolaylaştırmak için yapılıyor. Bu yüzden, Kurucu Meclis, görevden alınmış Hüsnü Mübarekin yönetiminde olduğu gibi, şeriatı ya da İslami yasayı, "yasaların başlıca kaynağı" olarak kabul etti.
Bununla birlikte, anayasa taslağı, Nur Partisinin şeriat yasasının "ilkeleri"nin yerini "kuralları"nın almasına gönderme yapan çağrılarını içermiyor. Taslak, Hristiyanlığın ve Museviliğin, Mısırlı Hristiyanlar ile Museviler için "yasaların başlıca kaynağı" olacağını belirtmektedir. 219. madde, İslami yasayı, El Azhar Camiinin ve Üniversitesinin otoriter rolünde yüceltilmiş Sünni Müslüman hukuk sistemi açısından tanımlamaktadır.
Mursinin geçen haftaki açıklaması, onun iktidara gelmesinden bu yana çıkarmış olduğu anayasal kararnamelere karşı herhangi bir başvuru yapılamayacağını ve onun "devrimi korumak" ya da ulusal güvenliği muhafaza etmek için her türlü önlemi alabileceğini buyurdu. Mursi, yüzbinlerce insanın protesto gösterilerini kapsayan artan muhalefet karşısında, yeni bir anayasa yürürlüğe girer girmez bu yetkilerden vazgeçeceğini vaad etmişti. O, çoğu eski rejimle bağlantılı olan yargıçlara, kararnamelerin, kurumları korumaya yönelik "devlet meseleleri" ile sınırlı olacağı ve bu sayede yataklarında son derece rahat uyumalarını sağlayacağı güvencesi vermişti. Buna rağmen, hukukçular, daha önce tanık olunmadık bir grev çağrısı yaptılar.
Yeni anayasa, Müslüman Kardeşlerin hak iddia ettiği yetkilerden vazgeçme niyetinde olmadığını ortaya koymaktadır. Kurucu Meclis, Şura Konseyine, parlamentonun alt meclisi seçilene kadar yasa çıkarma yetkisi veren bir maddeyi kabul etti. Böylece, Mursinin elinde toplanmış olan yetkiler, basitçe, İslamcıların egemen olduğu bir organa devredilmiştir.
Müslüman Kardeşler, burjuva karşıtlarına karşı açıkça küçümseyici bir tavır içindeydi. Mursinin önceki kararnamesini protesto ederek Mısırdaki üç önemli kilisenin temsilcileri ile birlikte ayrılan Kurucu Meclisin onbir liberal üyesinin yerini kısa süre içinde başkaları aldı. Bu gibi küçümsemeleri kışkırtan şey, muhalefet partilerinin ağır basan kaygılarının Mursiye ve Müslüman Kardeşlere yönelik düşmanlığın Mısır burjuvazisinin ve onun emperyalist destekleyicilerinin temel çıkarlarını tehdit etmeyecek sınırlar içinde tutulması gerektiğinin kavranmasıdır.
Kuruldan çıkarılan onbir kişiden biri, Mübarek yönetiminin eski dışişleri bakanı ve başkanlık seçimini kaybeden Amr Musa, Reuters haber ajansına, süklüm püklüm bir şekilde, "Bu saçma sapan ve şimdiki kurucu meclise yönelik mevcut öfke ve kızgınlık göz önünde bulundurulduğunda atılmaması gereken bir adım"dedi.
Kurucu Meclisten çekilenlerden, Vafd partisinin üyesi Muhammed Abdel-Alim Davud, benzer bir uyarıda bulundu: "Eğer Müslüman Kardeşler bu şekilde devam ederse, bu meseleleri kızıştıracaktır; çünkü bir uzlaşmaya varma niyetleri yok."
Mursi, hesaplarını Batılı güçler tarafından kendisine yakılmış olan yeşil ışık üzerine yapmaktadır. Washington ve müttefikleri, Müslüman Kardeşleri, onun Tunusta ve Libyada Batı yanlısı yönetimlerin kurulmasındaki rolünde, Suriyedeki muhalefet hareketinde ve Mursinin İsrailin Gazzeyi bombalamasının ardından bir ateşkes sağlama yönündeki son çabalarında görülmüş olduğu gibi, öncelikle, Ortadoğuda düzeni kurmak için önemli bir güç olarak görüyorlar. Batılı güçler, aynı zamanda, Müslüman Kardeşlerin, Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından talep edilmiş ve şimdiden bir grev dalgasına yol açmış olan kemer sıkma önlemlerine karşı artan muhalefeti bastırmada ordu ile birlikte çalışmasını bekliyorlar.
Mısır Dışişleri Bakanı Muhammed Kamel Amr, [28 Kasım] Çarşamba günü, Berlinde Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle ile birlikte katıldığı bir toplantıda, gazetecilere, siyasi huzursuzluğun Mısırın IMF ile olan 4,8 milyar dolarlık borç görüşmelerini etkilemeyeceğini söyledi. Aynı gün, Mısır hükümeti, 2011-2012 bütçesindeki yüzde 11lik açığın sert kesintiler yoluyla 2016-2017 yılına kadar yüzde 5in altına indirilmesini vaat eden ekonomik reform programını açıkladı.
Bugün, Mursinin resmi muhaliflerinin çağrısıyla bir kitle gösterisi düzenleniyor. Ancak, artan askeri baskı tehdidiyle birlikte, şimdi herşey, işçilerin ve yoksul köylülerin bu tür burjuva güçlerden kopmasına; işçi iktidarının ve bir işçi hükümetinin bağımsız organlarını yaratma mücadelesine soyunmasına bağlı.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|