DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Amerika Birleşik Devletleri
Yazıcıya hazırla
Pentagon Suriyeye Savaş Planları Hazırlıyor
Bill Van Auken
12 Mart 2012
İngilizceden çeviri (9 Mart 2012)
Pentagonun sivil şefleri, bir Senato komitesi önünde verdikleri ifadede, Beyaz Sarayın talebi üzerine Suriyeye karşı savaş planları hazırlıyor olduklarını kabul ettiler.
Washingtonın ve başlıca Avrupalı müttefiklerinin Suudi Arabistan ile Katardaki sağcı monarşik rejimlerle birlikte çalıştığına ilişkin belirgin emarelerin ortasında Savunma Bakanı Leon Panetta ile ABD Genel Kurmay Başkanı General Martin Dempsey tarafından yapılan açıklamalar, Suriyede rejim değişimi gerçekleştirmeyi amaçlayan örtülü bir müdahaleyi kışkırtıyor.
Çarşamba günkü oturuma ilişkin medyada yer alan yorumların çoğu Arizona Senatörü ve Cumhuriyetçi Partinin önceki başkan adayı John McCainın aşırı sağcı müdahalesi üzerine odaklandı. McCain, Batı destekli silahlı grupların Beşar Esad yönetimine karşı askeri saldırılar hazırlayabileceği "güvenli bölgeler" oluşturmak için ABDnin Suriyeye karşı hava saldırıları düzenlemesini talep ediyor.
NCCain, Panettayai "bizim katliamlara son vermek ve Esadı iktidarı terk etmeye zorlamak için talep ettiğimiz askeri önlemlerin gerekli olduğuna ikna olmanız için daha ne kadar sivil can kaybı yaşanması gerekiyor?" diye sordu.
Savunma Bakanı, MCCaini, "Bu konuda farklı düşünmüyoruz" diyerek yanıtladı. O, Pentagonun Esad rejiminin devrilmesini hızlandırmak için, "gerektiğinde askeri seçenekleri de içeren", "atılabilecek bütün ek adımları gözden geçirdiğini" vurguladı.
General Dempsey, ülkenin "oldukça farklı demografik, etnik ve dinsel bileşimi" göz önünde bulundurulduğunda, Suriyeye bir ABD müdahalesinin NATOnun Libyadaki savaşından daha zor olacağına dikkat çekti. Dempsey, bununla birlikte, Senato toplantısına, "ABD çıkarlarını savunmamız gerekirse, biz hazır olacağız" güvencesini verdi. Genel Kurmay Başkanı, üzerinde düşünülen askeri operasyonların bir "uçuşa yasak bölge" uygulamasını, bir "insani koridor" açılmasını, Suriye sahillerinin denizden abluka altına alınmasını ve hava saldırılarını içerdiğini ekledi.
Hem Panetta hem de Dempsey, Beyaz Sarayda Başkan Obama tarafından yapılacak bir basını bilgilendirme toplantısından bir gün önce yaptıkları açıklamalarda, "tek taraflı olarak askeri harekata girişmenin" bir "hata" olacağını yinelediler.
Bununla birlikte, onların hiç biri, Suriyeye bir ABD askeri müdahalesinin ön koşulu olarak askeri güç kullanımına izin veren bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararından söz etmedi.
Adı açıklanmayan önde gelen bir savunma Bakanlığı görevlisi, CNNe, yönetimin -hem Rusya hem de Çin tarafından bu güne kadar engellenmiş olan ve her ikisinin de Güvenlik Konseyinde veto gücüne başvuracağı- bir BM kararını gerekli görmediğini açıkladı. Görevli, "yerel bir örgütlenmenin bir tür talebinin" ya da Bush yönetiminin Irak savaşı öncesinde uyduruverdiği "gönüllüler koalisyonu" gibi herhangi bir çok taraflı örtünün ABD müdahalesine sağlanacak yeterli olacağını belirtti.
Bu ay "Suriyenin Dostları" konferansına ev sahipliği yapacak olan Türkiye, bu bakımdan özellikle önemli. Türkiye, "bölge dışından" herhangi bir gücün askeri müdahalesine resmi olarak karşı çıkarken, Esadın devrilmesi için çağrı yapmış ve Suriyenin "insani yardım koridorunun" açılmasına izin vermesini talep etmiş durumda.
Benzer bir şekilde, Birleşmiş Milletler, Suriyeli sivillere gıda yardımı için 90 günlük bir "acil durum planı" hazırlamış durumda. ABD Dışişleri Bakanlığı, Suriyedeki bütün "etkilenmiş bölgelere derhal güvenilir ve engelsiz erişim" talep eden plana sıkı sıkıya sarıldı.
Buna karşılık, Suriye Dışişleri Bakanı Walid el-Muallim, hükümetinin her türlü yapancı müdahaleye karşı direneceğini söyledi. Muallim, "İnsani yardım koridoru askeri koridor anlamına gelir. Askeri koruma olmadan insani yardım koridorları oluşturulamaz" dedi.
Senatodaki ifadesi sırasında, Panettaya ABDnin Esad yönetimini devirmek isteyen silahlı gruplara "iletişim donanımları" sağlayıp sağlamayacağı soruldu. Panetta, yönetimin "silahları içermeyen bir yardım dizisini göz önünde bulundurduğunu" kabul ederken, "bunu kapalı bir oturumda tartışmayı yeğlerim" yanıtını verdi.
Gerçekte, ABD yönetiminin bunun fazlasıyla ötesine gitmiş olduğuna işaret eden birden çok rapor var.
Foreign Policy dergisi, Salı günkü bir raporda, önde gelen yönetim görevlilerinden, Ulusal Güvenlik Konseyi Milletvekilleri Komitesinin bir toplantısının "ABDnin Suriyeli eylemcilerle bağlantısını genişletme ve onlara kendilerini örgütlemeleri için gerekli araçları sağlama konusunda" bir karar almış olduğunu doğrulayan alıntılar yaptı.
Bir görevli, dergiye, "ABD politikası, şimdi, muhalefetin Esad rejimini devirmesini sağlamaya odaklanmış durumda" olduğunu söylüyor. "Bu, bizim Suriye politikamızdaki önemli bir değişimi sisteme bağlamaktadır."
Bu görevli, Suriye Ulusal Konseyi tarafından son dönemde oluşturulmuş olan ve Washingtonın Özgür Suriye Ordusundan daha güvenilir bir kukla güç olduğunu düşündüğü askeri komiteyi desteklemeye yönelik adımların atılıyor olduğunu sözlerine ekledi. Görevli, "Muhalefete silahları içermeyen bir yardımın gerekli olabileceği kabul ediliyor ama şimdi değil" dedi.
Bununla birlikte, Wikileaks tarafından ABDdeki özel istihbarat şirketi Stratfordan edinilmiş iç belgelerin bir parçası olarak yayımlanan bir mail, bu tür bir "silah içermeyen yardımın" aylardır sürdürüldüğünü gösteriyor.
Aralık 2011 tarihli mail, Straforun çözümlemeler müdürü Reva Bhaladan. Bu mail, bir Britanyalı ve bir Fransız subayın da aralarında olduğu askeri istihbarat subaylarıyla Pentagonda yapılan bir toplantıdan söz ediyor. ABD Hava Kuvvetlerinin stratejik çalışmalar grubunda yer alan subaylar, "şimdiden olay yerinde olan SOF [özel operasyon güçleri] timlerinin keşif görevi ve muhalif güçleri eğitme üzerinde yoğunlaşmış" olduğunu iddia etmişler.
Bhallaya göre, subaylar, özel güç timlerinin amacının "gerilla saldırıları, suikast eylemleri düzenlemek ve onları içeriden zayıflatarak Alevi güçlerin belini kırmaya çalışmak" olduğunu söylemiş.
Panettanın ve Dempseyin Senato Silahlı Hizmetler Komitesi önüne çıkmasından bir gün önce, ABDnin Ortadoğudaki bütün güçlerinden sorumlu ABD Merkez Komutanlığının (Centcom) başında olan Denizci General James Mattis, aynı panelde konuşma yapmış ve ABDnin Suriyedeki amaçlarına ilişkin açık bir değerlendirmede bulunmuştu.
Mattis ifadesinde, "eğer bize Esadın devrilmesini hızlandırmak için her türlü seçenek sunulsaydı, bu Tahranda büyük bir kaygıya ve huzursuzluğa yol açardı" dedi.
İranı "bölgedeki en önemli tehdit" ilan eden Mattis, sözlerine şunları ekledi: "Eğer Esad devrilirse, bu İran için yirmi yıl içindeki en büyük stratejik gerileme olacaktır."
Washingtonın Suriyede sivilleri savunmaya ilişkin bütün yapmacık tavrının arkasında, ABD emperyalizminin gerçek yöntemleri ve amaçları açıkça ortaya çıkmaya başlamaktadır. O, daha doğrudan askeri müdahaleye hazırlık amacıyla Suriyede terörist bir kampanya başlatmaktadır.
Onun Esadı devirmeye çalışmasının nedeni, insan hakları ya da demokrasi için değildir. Amaç, Washingtonın İran Körfezindeki ve Orta Asyadaki petrol zengini bölgeler üzerinde egemenlik kurma girişiminin önünde başlıca engel olarak gördüğü -Suriyenin müttefiki- İranı zayıflatarak stratejik ABD çıkarlarını ilerletmektir. Bu yüzden, Suriyede sürekli gelişen Amerikan müdahalesi, küresel sonuçlara sahip daha kapsamlı bir savaşın hazırlıklarını içermektedir.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|