DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Amerika Birleşik Devletleri
Yazıcıya hazırla
Küresel ekonomide önemli bir yön değişimi
Nick Beams
15 Kasım 2012
İngilizceden çeviri (10 Kasım 2012)
2008deki ABD başkanlık seçimlerine giderken, Amerikan egemen seçkinlerinin önemli bir kesimi, Lehman Brothersın çökmesiyle başlayan mali krizin ardından Obamayı destekleme kararı almıştı. Onların hesapları, Obamanın seçim kampanyasında üretilmiş olan "değişim" ve "değişime inanabilirsin" yanılsamalarının Bush yönetimine yönelik yaygın düşmanlık dalgasının ortasında bir soluklanma fırsatı sağlayacağı düşüncesi üzerine kuruluydu.
Dört yıl sonra, ABD ve dünya ekonomisinde, sınıf mücadelelerinde uluslararası düzeyde bir yoğunlaşmayı ateşleyecek olan önemli bir değişimle eşzamanlı olarak, hayal kırıklığı her zamankinden daha fazla yaygınlaşıyor. Genel olarak söylersek, mali iflası ve küresel durgunluğu önlemek için dünyanın her yerindeki hükümetler ve mali yetkililer tarafından devreye sokulan bir dizi önlem, sınırlı etkilerinin sonuna ulaşıyor.
ABDde, Obama yönetiminin -General Motorsta, başlangıç saat ücretini 14 dolara indiren "yeniden yapılandırma"sında öncülüğü alan büyük şirketler, kârlarını koruyabilmiş, birçok durumda ise arttırmıştır. Ama maliyet azaltma programı, gelirlerin azalması ve baskı altına alınmış talep karşısında süresiz olarak devam edememektedir. Gelecekteki durumun en sağlam göstergesi olan iş yatırımları, üçüncü çeyrekte yüzde sıfırlık büyümeyle tarihsel olarak düşük düzeylerde kalmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz dört yıl boyunca, aktif varlıklarını yaklaşık 2,5 trilyon dolara yükselten ABD Merkez Bankası (Fed), sınırsız miktarda son derece ucuz para pompalayarak mali kuruluşları ve bankaları desteklemeye çalıştı. Ama parasal teşvik adrenalini etkisini yitiriyor.
Fedin politikası, bütün dünyada merkez bankaları tarafından kopyalandı. Onların bilançolarındaki mali varlıklar ortalama 6 trilyon dolardan 18 trilyon dolara yükseldi ki bu, küresel gayrisafi hâsılanın neredeyse üçte birine denk. Maliye gazetecisi Satyajit Dasın kısa süre önce belirttiği gibi, "küresel ekonomi, hastanın yaşamını sürdürmesi için gerekli"artan dozda "parasal eroin bağımlısıdır."
Özel bankaların borçları kamu borcuna dönüştürüldüğü için, devlet borçlarının düzeyi hızla artmaktadır. Önde gelen 11 ülkenin borçluluğu 2007de gayrisafi yurtiçi hâsılanın yüzde 381i iken, 2012 yılında yüzde 417sine ulaşmıştır. Bütün kapitalist hükümetlerin programı, bankaları kurtarırken gerçekleşen büyük giderleri, sosyal harcamaları kısmaya ve işçi sınıfını yoksullaştırmaya yönelik kapsamlı kemer sıkma programları yoluyla geri kazanmaya yöneliktir.
Kriz patladığında, çeşitli mali yorumcular ve medya alimleri, Çinin ve diğer "sözde "yükselen piyasalar"ın büyük ekonomilerden "ayrışacabileceğini" ve dünya kapitalizmi için yeni büyüme merkezleri oluşturacaklarını iddia etmişti.
Bu yanılsama, Çin ekonomisinin, hükümetin -Goldman Sachs tarafından ekonomi tarihindeki en büyük teşvik paketi olarak tanımlanan- harcama önlemleri ve kredi genişlemesi bir yatırım patlamasına yol açtığı için devamlı büyümesi eliyle desteklendi. Ama Çin yönetiminin önlemleri, ülkenin ihracat pazarlarının -öncelikle de Avrupa ile ABDnin- toparlanacağına olan inanç üzerine kuruluydu. Bu yanılsama tamamen çöktü ve Çinin teşvik paketinin doğal sınırları ortaya çıktı.
Financial Timesın Çin muhabiri David Pillinge göre, Çindeki ekonomik atmosfer, son aylarda "hissedilir ölçüde kararmış" durumda. Çinin ekonomik büyüme oranı geçtiğimiz yedi ay boyunca azaldı ve şimdi, 1999dan bu yana gözlenen en düşük seviyede.
Yatırım patlamasının boyutu öyle büyüktü ki, Çinin bütün fiziksel altyapısının geçtiğimiz altı yıl içinde inşa edildiği tahmin ediliyor. Gayrisafi yurtiçi hâsılanın yüzde 50 kadarını oluşturan yatırım harcaması üzerine kurulu ekonomik büyüme, doğası gereği sürdürülemez olduğu için, kimi ekonomi yorumcuları açık bir şekilde bir krizin kaçınılmazlığından söz ediyor.
Küresel gayrisafi hâsılanın yüzde 20sini oluşturan ve hem Çin hem de ABD ekonomisinden daha büyük olan Avro bölgesinden gelen en son rakamlar, küresel durgunluk eğiliminin en yalın ifadeleridir. Bu hafta, Avrupa Komisyonu, gelecek yıla ilişkin ekonomik büyüme tahminini, bu yıl için öngörülen yüzde 0,4lük küçülmenin ardından, yüzde 1den yüzde 0,1e indirdi.
Bu aşağıya doğru gözden geçirmenin başlıca nedeni, çarpıcı biçimde, önceki yüzde 1,7lik tahmine göre gelecek yıl yalnızca yüzde 0,8 büyümesi öngörülen Alman ekonomisindeki gerilemedir. Alman ekonomisinin kilit sektörlerinde büyük işten çıkartmaların gerçekleşeceği açıklandı. Rakamları yorumlayan Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, Almanyanın önceden Avro bölgesinin geri kalanındaki ekonomik sorunlardan yalıtık olduğunu ama bu dönemin artık sona erdiğini söyledi.
İşsizliğin, Avrupanın her yerinde yüzde 12den fazlaya tırmanacağı tahmin ediliyor ki bu Yunanistan ve İspanyadaki çöküş benzeri koşulların bütün kıtaya yayılacağı anlamına geliyor.
Ekonomik büyüme geriledikçe, parasal istikrarsızlık, Yunanistan, İspanya ya da bir dizi başka ülkeden birinin borçlarını ödeyememesi durumunda küresel ölçekte bir kriz tehlikesi oluşturacak şekilde artacaktır. Sorunlar çevre denilen ülkelerle sınırlı değildir.
Alman bankalarının görünümü "olumsuz seyir" izlemeye devam ediyor ve Fransız bankalarına ilişkin kaygılar sürüyor. Büyük bir krizin patlaması, şimdiye kadar, yalnızca Avrupa Merkez Bankasının (AMB) para sıkıntısı çeken bankalara 1 trilyon dolar sağlaması ve yüksek borçlu ülkelerin tahvillerini satın almayı üstlenmesi sayesinde önlendi. Ama AMBnin sahip olduğu nakit miktarı, büyük Avrupalı bankaların ve mali kuruluşların bir nakit sıkıntısı değil de borcunu ödeyememe krizine düşmesi biçimindeki asıl sorunun üstesinden gelemez.
Küresel kapitalist ekonominin sürmekte olan çöküşüyle karşılaşan egemen sınıfın yanıtı, işçi sınıfına yönelik saldırlarını dünya çapında yoğunlaştırmaktır. Yeniden seçilmiş Obama yönetimi, başta sosyal güvenlik yardımları olmak üzere kapsamlı harcama kısıntılarını kurumsallaştırmayı gündeminin ilk maddesine almış durumda. Avrupada, İspanyayı ve Yunanistanı çöküşün eşiğine getirmiş olan kemer sıkma programları yoğunlaşacak. Çinde ise geçtiğimiz dört yılın teşvik önlemleri küresel gerileme döneminin duvarına çarpmış durumda.
Dünya ekonomisindeki kötüye gidiş, işçi sınıfına yönelik son derece önemli siyasi tehditler doğurmaktadır. Bunlara karşı koyabilmenin ilk adımı, kapitalist sistemin başarısızlığa uğradığının ve yeniden "normal" koşullara dönülmeyeceğinin kavranmasıdır.
"Yeni normal", Büyük Bunalım koşullarına (savaş, kitlesel işsizlik ve diktatörce egemenlik biçimleri) dönüştür. Bu durum, işçi sınıfının, tarihsel olarak miadını doldurmuş kâr sistemini yıkmak ve planlı sosyalist ekonomiyi inşa etmek için siyasi bir mücadeleye girişmesini gerektirmektedir.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|