DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Diğer bölgeler
Yazıcıya hazırla
Mısırda ABD destekli Mursi yönetimine karşı kitlesel mücadeleler patladı
Johannes Stern
3 Temmuz 2013
İngilizceden çeviri (1 Temmuz 2013)
Mısır, işçi sınıfı mücadelelerinin yeniden yükselişine tanık oluyor. İslamcı Cumhurbaşkanı Muhammed Mursinin göreve başlamasının birinci yıldönümünde, milyonlarca insan, onun ve Müslüman Kardeşlerin iktidardan ayrılması talebiyle caddeleri ve meydanları doldurdu.
Yaklaşık iki yıl önce Mısırın uzun süreli diktatörünü alaşağı eden mücadeleleri hatırlatan görüntülerde, "Defol" ve "Halk yönetimin devrilmesini istiyor" sloganlarını haykıran işçiler ve gençlik, Mısır devriminin simgesel alanlarında toplanıyor.
Kahirede, Tahrir Meydanına doğru çok sayıda yürüyüş düzenlendi. Mursi istifa edene kadar alanda kalacaklarına söz veren göstericilerin sayısı, sabahın erken saatlerinde, bir milyonu buldu. Başkentteki bir diğer kitlesel gösteri, yüz binlerce insanın bir araya geldiği İttihadiyada, sıkı bir koruma altındaki cumhurbaşkanlığı sarayının önünde gerçekleşti.
Mısırın 27 vilayetinde bulunan bütün büyük kentlerde kitlesel gösteriler düzenlendi. Akdeniz kıyısındaki liman kenti İskenderiyede, Mursiyi alaşağı etmeye kararlı yüz binlerce insan Sidi Gaber Meydanını doldurdu.
Mısır devriminin merkezlerinden biri olan sanayi kenti Mahallada, Mursi karşıtı sloganlar atan on binlerce insan Al Şun Meydanında toplandı. Aktarıldığına göre, devlet mülkiyetindeki Mahalla Misr İplik ve Dokumacılık şirketinde çalışan işçilerin yüzde 90ı, protestolara katılmak üzere greve çıktı (Bu, 25.000den fazla işçisiyle, Mısırın en büyük fabrikası).
Mansurada, Damanhurda, Minyada, Tantada, Şarkiyada ve Şüveyş Kanalındaki Port Said, Süveyş ve İsmailiye kentlerinde de kitlesel protestolar düzenlendi. Mısırda yayımlanan El Şoruk gazetesinin bir askeri yetkiliden aktardığına göre, devrimin başlangıcından bu yana gerçekleşen en büyük gösterilerden biri olan bu gösterilerde, 17 milyon kişi sokaklara döküldü.
Century Foundationın üyesi ve Mısır uzmanı Michael Hanna, Britanyada yayımlanan Guardiana, "Büyüklük ve kapsam olarak bu çapta gösterilere daha önce tanık olunmadı ve görünüşe bakılırsa, bu, Mübareki deviren 18 günlük ayaklanmayı aşıyor." dedi.
Protestolar, kimi yerlerde ayaklanma biçimini aldı ve hükümet karşıtı göstericiler ile Mursi yanlıları arasında şiddetli çatışmalar patladı. Kahirede, protestocular Müslüman Kardeşlerin ulusal merkezine molotof kokteylleriyle saldırdı; binanın içindeki İslamcı militanlar ise kendilerini av tüfekleriyle savundu.
Yukarı Mısırdaki Assiut kasabasında, saldırganlar, Mursi karşıtı binlerce göstericinin iktidardaki Özgürlük ve Adalet Partisinin merkezine düzenlediği yürüyüş sırasında, üç göstericiyi öldürdüler.
Kitlesel protestoları kışkırtan şey, 2011de olduğu gibi, Mısırdaki sarsıcı toplumsal eşitsizlik -ki bu askeri cunta ve Müslüman Kardeşler yönetimi altında artmıştır- ve ABD destekli Mısır devlet aygıtının baskıcı karakteridir.
Tahrir Meydanındaki protestolara katılmak üzere Yukarı Mısırdan gelen bir heyette yer alan, Mısırın güneyindeki Kena vilayetindeki protestoculardan Muhammed Ramazan Badavi, Ahram Onlinea şunları anlattı: "Mısırlılar en temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Özellikle gençlik içinde büyük bir işsizlik sorunumuz var. Cinayetler, Mursi yönetimi altında sürüyor; tren kazaları ve elektrik kesintilerinde olduğu gibi, devlet işlemiyor. Mısırda, yoksulluk, insanları çöplerden yiyecek bulmaya itecek noktaya varmış durumda."
Kitlesel öfke, 2011de olduğu gibi, bir kez daha, Mursinin baskıcı İslamcı yönetimini destekleyen başlıca emperyalist devlet olan ABDye yöneliyor. Washington, uzun süreli maşası olan Mübarekin devrilmesinin ardından, tüm Ortadoğudaki ekonomik ve stratejik çıkarlarını savunmak için, önce askeri bir cuntayı desteklemiş; ardından da desteğini Müslüman Kardeşlere kaydırmıştı. Batı destekli İslamcı muhalif milislere "maddi ve manevi" destek sözü veren Mursi, Suriyede Devlet Başkanı Beşar Esadı devirmek amacıyla sürdürülen ABD destekli savaşın yanında hizaya geçti.
ABDnin Mısır Büyükelçisi Anne Patterson, yalnızca birkaç gün önce, İslamcılara protestoları şiddet kullanarak bastırma konusunda açık çek verecek şekilde, Mursi karşıtı protestoları kınadı.
Patterson, "Kimileri, sokak gösterilerinin seçimlerden daha iyi sonuçlara yol açacağını söylüyor. Açık söylemek gerekirse, hükümetim ve ben [bu konuda] fazlasıyla kuşkucuyuz" dedi ve ekledi: "Mısırın, ekonomik durumunu düzeltebilmesi için istikrara ihtiyacı var; sokaklarda daha fazla şiddet, kurbanlar listesine yeni isimler katmaktan başka bir işe yaramayacaktır."
Mısırda ABD emperyalizmine duyulan yaygın öfkeyi yansıtan göstericiler, Patterson ile Mursinin, üzerive çarpı işareti atılmış resimlerini taşıdılar. Patterson karşıtı bir pankartta, "yaşlı cadı, defol" yazılıydı.
Cumhurbaşkanlığı sarayı, hükümet binaları ve diğer önemli yerler, ABD destekli Mısır ordusu tarafından korunuyor. Tanklar ve askerler, özellikle, Mursi karşıtı gösterilerin Mısır devriminin ikinci yıldönümü olan 25 Ocaktan sonra bir ayaklanma biçimini aldığı stratejik konuma sahip Şüveyş Kanalındaki kentlerde konuşlanıyor.
Kahire üzerinde, devrimin ilk günlerinde olduğu gibi, Tahrir Meydanında ve cumhurbaşkanlığı sarayı önünde toplanan kalabalığı gözleyen ordu helikopterleri uçuyor. Askeri kaynaklara göre, Savunma Bakanı ve Mısır Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanı General Abdul Fetih Halil El-Sisi, gösterileri özel bir operasyon merkezinden izliyor.
El Sisi, geçtiğimiz Pazar günü yaptığı bir konuşmada, siyasi partilerin bir uzlaşmaya varamaması ve durumun onların denetimi dışına çıkması durumunda, ordunun müdahale edeceği tehdidinde bulunmuştu. Spiegel Online, Kahiredeki Nasır Kentinde bir oturma eylemi yapan binlerce İslamcının silahlı birlikler oluşturduğunu bildirdi. Müslüman Kardeşler ile Cemaa İslamiya ve çeşitli Selefi örgütler gibi diğer İslamcı gruplar, ardı ardına yaptıkları açıklamalarda, Mursinin "meşruluğu"nu savunmaya and içtiler.
Müslüman Kardeşlerin siyasi kolu olan Özgürlük ve Adalet Partisinin başkan yardımcısı Essam el-Erian, Mursi karşıtı gösterileri, bir "darbe girişimi" olarak kınadı. El-Erian, muhalefeti, "insanları eşkıyalık ya da Mısırlıların değerli kanını dökmek için şiddet gösterilerinde bir araya getirmekle" suçladı.
İşçi sınıfı bir kez daha mücadeleye girerken, devrimci mücadelenin geçtiğimiz iki yılının dersleri son derece önemlidir. İşçilerin demokratik ve toplumsal hakları uğruna mücadele, Mısır burjuvazisinin -ister ordu, ister İslamcılar isterse laik eğilimli muhalefet güçleri- herhangi bir kesimine emanet edilemez. Bu, sosyalist bir perspektif üzerine kurulu bağımsız devrimci bir iktidar mücadelesini gerektirir.
"Tamarod" ("İsyan") kampanyası (Ulusal Kurtuluş Cephesi ile Devrimci Sosyalistler gibi sahte sol grupların desteklediği protestolara verilen ad) tarafından öne sürülen program, Mısır burjuvazisinin kendi egemenliğini yeniden biçimlendirme, ktilesel işçi sınıfı öfkesini etkisizleştirme ve egemen seçkinlerin iktidarını ve servetini zor yoluyla savunma yönündeki bir diğer girişimidir.
Tamarod, Çarşamba günü düzenlenen bir basın toplantısında siyasi programını açıkladı. Onun kurucularından Muhammed Abdel Aziz, "başlıca görevi, Mısır ekonomisini kurtarmak için acil bir ekonomik plan oluşturmak olan bir teknokratlar hükümeti"ne "bağımsız bir başbakan" çağrısı yaptı. Onun açıklamaları, bunun, uluslararası mali sermayeye hizmet eden ve Uluslararası Para Fonu tarafından talep edilen kemer sıkma politikalarını uygulayan seçilmemiş bir diktatörlük olacağını ortaya koydu.
Abdel Aziz, "Bütün yürütme erki, yargının denetiminde ve uluslararası gözetim altında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri ile sona erecek ve parlamento seçimlerinin izleyeceği altı aylık bir geçiş dönemi için başbakana devredildiğinde, Anayasa Mahkemesinin başkanı, protokola uygun biçimde, cumhurbaşkanının görevlerini alır." dedi.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|