Bugün Yeni Olanlar
Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları
Arşiv
DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım
DİĞER DİLLER
İngilizce
Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce
ANA BAŞLIKLAR
Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi
Bush, Türkiyeye Irakta PKKya saldırması için yeşil ışık yaktı Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar
Asyada tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı
Mehring Bookstan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri
Livio Maitan (1923-2004): eleştirel bir değerlendirme
|
|
DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Diğer bölgeler
Yazıcıya hazırla
İran, ABD yanlısı aday Rafsancaninin cumhurbaşkanlığı kampanyasını engelliyor
Keith Jones
1 Haziran 2013
İngilizceden çeviri (23 Mayıs 2013 )
İranlı yetkililer, Salı günü, İslam Cumhuriyetinin Anayasayı Koruma Konseyinin, sekiz adayın 14 Haziranda yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmasını onayladığını açıkladı. İranın dinci-milliyetçi egemenlerinin önde gelen ABD yanlısı üyelerinden biri ve 1989-1997 yılları arasında ülkenin cumhurbaşkanı olan Akhbar Haşemi Rafsancani ile şimdiki cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejadın siyasi olarak desteklediği Esfandiyar Rahim Maşaey, aday listesinden çıkartıldı.
Rafsancani, kampanya görevlilerine göre, Anayasayı Koruma Konseyinin kararını kabul etti.
Buna karşılık, Ahmedinejad, dün [22 Mayıs], İslam Cumhuriyetinin Dini Önderi Ayetullah Hamaneye Maşaeyi oy pusulasına dahil etmesi için resmi başvuruda bulunacağını söyledi.
Bu, nihai karar olmayabilir. Hamaney, daha önce reddedilmiş olan iki adayın 2005 cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılması için emir vermişti. Yine de, Konseyin, Hamaneyin onayı olmaksızın Rafsancaniyi ya da Maşaeyi dışlamayacağına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor.
Böylesi etkili çevreye sahip olan iki insanın dışlanması, İran egemen sınıfı ve devlet aygıtı içindeki derin bölünmeleri yansıtmaktadır. Bu bölünmeler, sonuçta, 1979 İran Devrimini başlatan işçi sınıfı mücadelelerinin ezilmesinin ardından devlet aygıtının çeşitli bölümlerinin denetiminde burjuva hizipler arasında yaşanan rekabeti göstermektedir. Özellikle son on yıl boyunca, ABD emperyalizmi ile müttefikleri, Tahranda "rejim değişimi" gerçekleştirmeyi amaçlayan amansız saldırıyla birlikte, bu bölünmeleri kışkırttılar.
Washington, gerçekte, nükleer silahlar geliştirdiği bahanesiyle -ki bu ABDnin 2003te Irakı işgal etmeden önce geliştirmiş olduğu Saddam Hüseyinin "kitlesel imha silahları" hakkındaki yalanlardan daha inanılır değildir- İrana karşı ilan edilmemiş bir savaş sürdürmektedir. İran, gerçekte, büyük petrol kaynakları ve Ortadoğunun kalbindeki jeo-stratejik konumundan dolayı hedeflenmektedir.
ABD ve AB, İrana karşı, onun petrol ihracatını ve kredi almasını durdurmayı amaçlayan, felç edici ekonomik yaptırımlar uygulamaktadır. Bu, İran Riyalinin geçtiğimiz yıl içinde yüzde 50 değer kaybetmesiyle, yüzde 35in üzerinde enflasyonla ve yaygın işsizlikle sonuçlandı.
Washington ve onun Ortadoğudaki küçük ortağı İsrail, sürekli olarak İrana saldırma tehdidinde bulunmakta ve böyle bir saldırı bölgesel bir savaşa yol açacağı için, ABD önceden Suudi Arabistan ile diğer Körfez ülkelerine gelişmiş silahlar sağlamaktadır. Washington, Tahranın bölgedeki tek müttefiki olan yönetimi devirmek için, Türkiye, Katar ve diğer müttefikleri dolayımıyla, Suriyedeki İslamcılar önderliğindeki ayaklanmayı finanse ediyor ve silahlandırıyor. ABD, aynı zamanda, etnik ayrılıkçı Beluçilerin saldırıları da dahil, İran içindeki terörizmi de finanse ediyor.
ABD, Obamanın 2009da başkan seçilmesiyle gerçekleşen dış politika değişikliği doğrultusunda, onun tehditlerine hemen boyun eğecek unsurları teşvik etmek için, İran burjuvazisi içindeki bölünmelerden yararlanma peşinde koşuyor. Mevcut yönetimin "devletçi" politikalarını mahkûm eden bu hizibin aynı zamanda özelleştirme ve sosyal yardım kesintilerini savunması rastlantı değildir.
2009da, ABD, Fransa, Britanya, Almanya ve diğer Avrupalı devletler -Ukraynadaki, Gürcistandaki ve başka yerlerdeki "renkli devrimleri"ni tekrarlayarak, bütün güçleriyle, Yeşil Hareketin arkasında durdular ve onun Ahmedinejadın seçimleri çalmış olduğu sahte iddiasını savundular.
Yeşiller, önce Obama, ardından da Fransız Devlet Başkanı Nicolas Sarkozy ve Batı medyası tarafından, "demokratikleştirici" bir güç olarak övüldü. Gerçekte, onlara verilen destek, İran toplumunun en ayrıcalıklı ve gerici kesimlerinden geliyordu; onların Ahmedinejada olan düşmanlıkları, büyük ölçüde, onun İranın petrol gelirlerini kamu hizmetlerine, yiyecek ve enerji sübvansiyonlarına harcamasından kaynaklanıyordu.
Anlaşıldığı kadarıyla, yönetim, Rafsancaninin adaylığını, Washingtonın topyekûn bir askeri eylemden önce İranın nükleer programı konusunda "son şans" olarak teşvik ettiği görüşmelerin ortasında, rejimi istikrarsızlaştırmaya yönelik yeni bir Batı müdahalesinin odak noktası haline gelebileceği kaygısıyla engellemeye karar vermiş.
Rafsancani, uzun süredir, Washington ile uzlaşma ve IMF tarzı kemer sıkma önlemleriyle özdeşleşmiş durumda. 1980lerin büyük bölümünde İran parlamentosunun sözcüsü olan Rafsancani, 1988de İranın ilk cumhurbaşkanı oldu ve bu konumunu 1997ye kadar korudu. O, iki dönemlik cumhurbaşkanlığı sırasında, işçi sınıfı ve yoksullar tarafından devrimde edinilmiş birçok toplumsal kazanımın sonuçta ortadan kaldırıldığı piyasa yanlısı reformlara önayak olmuş ve Hamaneyin desteğiyle, Washingtona ardı ardına başarısız görüşme önerilerinde bulunmuştu.
İranın en büyükleri arasında olduğu söylenen bir ticari servet elde etmiş olan Rafsancani, 2009da, Mirhüseyin Musavinin seçim kampanyasına mali destek sundu. Onun çocukları, seçim sonrası Yeşil protestolarda önemli roller oynadılar.
Onun 2013 başkanlık seçimlerindeki adaylığı, başkan olarak onun yerine geçen sözde "reformist" Muhammed Hatemi ile Yeşillerin İrandaki ve yurt dışındaki sözcüleri tarafından açıkça desteklendi. Babası Yeşillerin tanınmış önderlerinden olan Muhammed Karrubi, Rafsancaninin adaylık belgelerini doldurmasının ardından, Guardian gazetesine, "Yeşil hareketin çoğunluğu, şimdi, bu seçimlerde bir sözcüye sahip olduğunu hissediyor" demişti.
Batılı medya bunun farkına vardı. 2009da, Yeşil hareketin Ahmedinejadın yeniden seçilmesine meydan okumasında Obama yönetimi ile yakın işbirliği içinde çalışmış olan New York Times, geçen hafta, Rafsancaninin pohpohlayıcı bir betimlemesini yayımladı.
Anayasayı Koruma Konseyi, 78 yaşındaki eski cumhurbaşkanının adaylığının reddedilmesine ilişkin herhangi bir açıklama yapmadı. Çok sayıda rejim karşıtı, onun fazlasıyla yaşlı olduğunu iddia etti. Hamaneyin yönetiminde bir gazete olan Kayhanda yayımlanan ve Rafsancaninin adaylığının reddedilmesini teşvik eden bir başyazıda, "Anayasayı Koruma Konseyinin omuzlarında kutsal ve ciddi bir sorumluluk var. Bu, Ayetullah Haşemi Rafsancaniyi dış düşmanlar ve onların yerli bağlantıları tarafından hazırlanmış tehlikeli bir tuzaktan kurtarmaktır." dendi.
Anayasayı Koruma Konseyi, ABD ve müttefiklerinin hükümete muhalefeti kışkırtma yönündeki yeni çabalarını önleme umuduyla Rafsancaniyi cumhurbaşkanlığı seçiminden dışlarken, Rafsancaninin İran iş dünyasının ve ruhani seçkinlerin kimi kesimleriyle olan güçlü bağlantılarının farkındaki Dini Önder, onunla tüm bağları kopartmaktan sakınmaktadır.
Sekiz kişilik Anayasayı Koruma Konseyinin çoğu üyesi egemen ilkeci hiziple özdeşleşmiştir. Ama Konsey, kamuoyunda öne çıkmamakla birlikte, uzun süredir Rafsancaninin müttefiki olan bir adayı onayladı. Guardianın Tahran Bürosuna göre, 1989dan beri Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyinin üyesi olan Hasan Rovhani, Rafsancaninin "ABD ile diyalog İranın yararına olabilir inancını" paylaşıyor.
Ahmedinejad ile İslam Cumhuriyeti hükümeti içindeki egemen hizip arasında varolan ve onun yardımcısı Maşaeyin başkanlığa aday olmasının engellenmesiyle sonuçlanan anlaşmazlık uzun süredir biliniyor. Hamaney, geçtiğimiz yıllarda, İlkeciler ile Cumhurbaşkanı arasındaki tartışmaların İranın düşmanlarına hizmet ettiği uyarısında bulunarak, onları birlikte çalışmaya teşvik etmek için defalarca müdahalede bulunmuştu.
Asıl gücü devrim sonrası rejimi desteklemek üzere oluşturulmuş olan milisler içinde yatan Ahmedinejad, zaman zaman, dini seçkinleri, siyasi iktidar üzerinde anayasada garanti edilmiş egemenliklerine meydan okuyarak kızdırmıştı.
Bir diğer ve daha büyük bir anlaşmazlık kaynağı, Ahmedinejadın ekonomi politikaları oldu. Ahmedinejad, dünya petrol fiyatlarının rekor düzeylere çıktığı birinci cumhurbaşkanlığı döneminde, sosyal harcamaları artırdı. O, bunun ardından, uzun süredir IMF ve İran büyük şirketleri tarafından ısrarla önerilen ve "hedeflenmiş" nakit ödemeler adına gıda ve enerji fiyatlarındaki sübvansiyonları ortadan kaldıran bir politika değişikliğini uyguladı. Ama Ahmedinejad, kısa süre sonra, yeterince acımasız olmadığı -yani bu değişikliği sosyal harcamalarda daha keskin kesintiler için kullanmamış olduğu- için İlkeciler, Rafsancani ve Yeşiller gibileri tarafından topa tutuldu.
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|